12 Temmuz 2011 Salı

Kadın Milletvekillerinin Pantolonu

Meğer kadın milletvekillerinin mecliste pantolon giymesi yasakmış.


Ben bunu pantolon serbestisi getiren yeni iç tüzük değişikliği haberiyle öğrendim.


Benim açımdan haber iki türlü de bilgilendiriciydi: Kadın milletvekillerine mecliste pantolon serbestini öğrenirken, daha önceki pantolon yasağını da öğrenmiş oldum. Bunun nedeni herhalde, yasa koyucuyla kendine yasak koyucuyu aynı kavram içinde düşünemeyişimdi.



Bir yasağın ortadan kaldırılışıyla, yasak olana serbestinin verilişi arasında ilginç bir fark var: Yasak kavramsal bir engelken, yasak olan ise bir nesne.


Konu biraz çetrefile daldı mı örneği örnekle açıklamak hileli bir düşünme formudur.. belki de doğrusu budur; örnek şu: Kapalı ortamlarda sigara içmenin yasak olması ile, doktorun akciğerinden rahatsız bir hastasına sigarayı yasaklaması arasındaki fark… ve her iki durumda yasağın kalkması arasındaki fark… İkinci durumda tedavisini tamamlayan hastanın sigara içme serbestisi doğrudan nesne tercihiyle ilgiliyken, birinci durumda kapalı yerlerde sigara yasağının kalkması bir kural koyucunun devreden çekilişiyle ilgilidir.


Kadın milletvekillerine mecliste pantolon serbestisi, bir yasaktan kurtulma olarak değil, sanki yeni bir hak olarak veriliyor. Buradaki 'sanki' 'görünüşte' gibi yanıltıcı bir çağrışımı akla getirse de, bizim ülkemizde kıyafet düzenlemesinin biçim değil içerik olduğu; yani biçimin içeriği belirlediği anlamıyla algıyı tersyüz ettiği malûmumuzdur.( Çünkü yasak biçimi simge yapar. Simge de içeriktir.)

Kadın milletvekillerine pantolon serbest, BLUJİN YASAK!


Buradaki yasak bir müeyyide değil, oto-sansür üzerinde uzlaşma. 


Pantolon tam da serbest olurken, bedeni idealize eden pantolon modeli blujini yasaklayarak, serbestiyi deliyor (sivil yasağı delmenin karşıtı, resmi serbestiyi delmek).


Resmi kıyafet yönetmeliği kendine yasak koyma gibi görünür.


Halbuki resmi bir işi seçen kişi bu yönetmeliği peşinen kabul ettiğinden yasağı kendi formu olarak hissetmez. Bunu, yasağı ancak böyle bir görünüşle uyguladığı sivil ahali böyle hisseder.



Evrensel formül şudur: Yasak koyan kendini, kendine yasakladıklarıyla yetkilendirir.


Kıyafet devrimi denilen şeyin otoriter tehdidi, şu şu kıyafetlerin yasaklanması değil, şu şu kıyafetlerden başka kıyafetlerin giyilmesinin yasaklanmasıdır. Vurgu giyilmesi yasaklanana değil, giyilmesi gerekenedir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder