12 Temmuz 2011 Salı

Michael Jackson Tipi Irkçılık



                                                                                                        Beyaz Michael Jackson
Siyah Michael Jackson





Irkçılığa marûz kalanın ırkçı olması tuhaftır.


Genelden girelim, başlık Michael Jackson, yolumuz oraya çıkacak nasılsa.


Batı devletlerinin ve Batı kamuoyunun sömürgecilik dönemlerinde ırkçı oluşları bir sır değil. Irkçılık Yahudiler üzerinden bir soykırıma vardığı için kabak Almanya'nın başında patladı. Irkçılık özel olarak Yahudi düşmanlığı da dahil bütün Avrupa'da yaygındı. Nedenlerine girmeyelim. Şu kadarını söyleyeyim anti-semitizm bir İÇ ırkçılıktı. Yahudi iç sorunların kurban edilecek günah keçisiydi. Ekonomik gelişkinlikten ve adaptan kaynaklanan diğer ulusları egemenliği altına alma dürtüsüyle hakir görme ise DIŞ ırkçılıktır.


Irkçılık nihayetinde beden üzerinden yapılır. Diğerini ölümü ve aşağılanmayı hak etmiş bir beden formu içinde görebilirseniz yaptığınızla ahlaki bir çatışma içine de düşmezsiniz. Ekonomik gelişkinliğin ve adabın bedensel formu üzerine geliştirilen teoriler bu sömürgecilik döneminde ortaya çıkmıştır. Arthur de Gobineau (ten rengine göre ırkçılık), Louis-Jean-Marie Daubenton (boyun ve ensenin açısına göre ırkçılık), Petrus Camper (yüz açısına göre ırkçılık), Anders Retzius (kafatası ölçümüne göre ırkçılık), Francis Galton (öjenik ırkçılık; Darwin'in kuzeni olan bu şahsın öğretisi için evrim teorisinden destek alması, bazı çevrelerce ideolojik biçimde Darwin'e mal edilmiştir.)


Cumhuriyetin gözde tarihçisi Afet İnan'ın, 1939 yılında Cenevre'de hazırladığı doktora tezinin konusu Türk halkının ırksal özellikleridir. İnan'a göre Türklerin kafa yapısı brakisefaldi. Yani Batılı ırkçıların sadece akıllı, medeni uluslara lâyık gördükleri ideal kafatası bizde de vardı. Paradoks şurada: Batılı ırkçıların "medeni olmayan" topluluklara karşı geliştirdiği ırkçılığın normlarını olduğu gibi benimsiyorduk; bu hem biz sizin dediğiniz gibi değiliz, biz de size benziyoruz anlamına geliyordu hem de bizim de ırkçılık yapacağımız topluluklar var anlamına. İşte ırkçılığa marûz kalanın ırkçı olması... İdam mahkûmunun celladına aşık olması türünden bir vaka değil..  daha ilerisi, idam mahkûmu celladına aşık olmakla kalmıyor, kendisi gibi olan diğer idam mahkûmlarını aşağılıyor.


Michael Jackson bir ırkçıydı.


Sadece beyaz ırkın üstünlüğüne inanmış değil de, kendi renginden iğrenen ve beyaz olmaya çalışan bir zenci ırkçı. Tersine ırkçı. Bir dönem yargıçların yüzlerinin rengini pudrayla açıp, adaleti bu bembeyaz renkleriyle gerçekleştirirken insanüstü meleksi bir etki bırakmaları gibi Maykıl da şarkıcılığının ortalarında rengini estetik-kimyasal operasyonlarla açtırmış ve Amerika'nın "yüzakı" olmuştur.


Doğrusu estetik cerrahi M. Jackson'u iyice bir benzetti. M. Jackson neye benziyor?


Bir kadına mı, bir çocuğa mı, bir adama mı, bir homoseksüele mi, bir yaşlıya mı, bir dindara mı, bir sapığa mı, bir zibidiye mi, bir asilzadeye mi?..


Eğer onun foto-albümünü kronolojik bir sırayla takip edersek bütün bu insanlık hallerini orada görebiliriz.

Doğru, ölünün ardından konuşulmaz. Kör öldü badem gözlü oldu. Ama bağışlayın, ben bir ölüden değil, bir imge olan M. Jackson'dan söz ediyorum.


Bu gibi insanların imgesi ölümüyle canlanır.. daha cüretkâr bir ifadeyle: İmge ölümle beslenir, zirveye çıkar, idol olur. İnsanların bu tür fanilere ihtiyacı vardır, hatta bu ihtiyaç periyodik olarak erken ölümlerin yolunu gözler. Birbirlerine karşı hoyrat ve soğuk nevale olan insanlar ölünün yol açtığı göstermelik üzüntülü hallerini fırsat bilip dokunma mesafesinde yakınlaşırlar. Büyük Öteki sayesinde birbirleriyle eşitlik kurarlar. Ama birbirlerine bakarak değil, aynı yöne Büyük Öteki'ye bakarak...


M. Jackson'ın Jamaika'dan değil dünyanın en gelişkin ülkesi Amerika'dan çıkmış olmasının dayatıcı ve benimsetici bir alışkanlık yaptığı kesin. M. Jackson gibi sahne ve şov dünyası için bedeninden feragat etmiş Amerikalı imge-tipler çağlarının değişimine katkıda bulunurlar. İnsanların kendi bedenlerini bir ikon-beden üzerinden olumlamaları ve taklitçilikleriyle aidiyet sağlayarak piyasa yapmalarının maliyeti çok ucuz ve garantidir. Varoşlardan şehrin göbeğinde fink atmak.. fönlenmiş, jölelenmiş uzun saçlar, kara gözlükler, ince bedenler...


M. Jackson'ın imaj-markerları onun bedenini, kişiliğine de göndermede bulunarak bir konsensus beden haline getirdiler. Ne dişi ne erkek, homoseksüel de değil! Çünkü homoseksüelin ayartıcılığı yok (bir homoseksüel diğer homoseksüeli varsayar), daha çok ergenliğinin başında hadım edilmiş ve bedeni hep oraya aitmiş gibi sürekli yontulmuş.


M. Jackson için 'Çocuk gibi' ifadesi çok kullanılır. Burada bir ayrım yapmak gerekir; çocuk olmakla çocuk kalmak arasında: Çocuk olmak, coşku, heyecan, korku, sevinç, şaşkınlık, kanma gibi duygulanımları aşırıya varabilecek dozda yaşamaktır... Çocuk kalmak ise sevgiyi çocuksu tavırlar üzerinden elde etmeye çalışmaktır.. bazı kadınlarda görürüm bunu ve bana çok itici gelirler.. eee sen çocuk kalınca biz ne oluyoruz, moruk mu?


M. Jackson'da incelme takıntısı vardı (Güzellik kavramı ırkçılığa varabilir... Bir yazı konusu daha).

Nedir bedenin inceliğindeki çekicilik?


Bu bedenin paradigmal değişimidir. Hiç şüphesiz bedenlerin de bir tarihi vardır.


Zengin kalantor insanlar eskiden göbekli olurlardı; iştahlarını frenleyemedikleri için değil sadece; şişman beden, iyi beslenemeyen ve marazi çoğunluğun karşısında zenginliği temsil ederdi. Kalçalı, iri göğüslü kadınlar da doğurganlığı, bereketi temsil ettikleri için, kısırlığı temsil eden ince, çiroz kadınlar karşısında makbuldü...

Paradigmayı birbirinden bağımsız ama çağdaş iki alan değiştirdi:

Birincisi moda. Beden moda sayesinde kaba eti kamufle etti. İnsan giydikleriyle kendini temsil etti. Giysi ince beden formunda öne çıkabilirdi ancak.. mankenlerin bedenlerinin inceliği uzak ve teğet geçen bakışlarıyla, yere ağırlığını vermeyen yürüyüşleriyle uyumludur; bu uyumun referansı giysidedir. Nasıl olur bu?


Birincisi, manken varlığıyla sahip olduğu beden-özneyi isim-sıfata dönüştürür. Mankenin varlığı beden-özne değil defile edasıdır; beden inceliğiyle, bakışlarıyla, yüz hattının kemiksiliğiyle, yürüyüşüyle manken gibidir. Bir benzetilen olan manken standart bedendir. Mankenin taşıdığı giysi ise çeşittir! Giysi öne çıkmayı, kendi çeşit oluşuyla mankenin monoton duruşu arasındaki kontrasttan elde eder. Her yüz bize bir öykü anlatır, mankenin yüzü öyküsünü iptal etmiştir.


İkincisi tıp. Sağlıklı beden diye yeni bir kavram ortaya atıldı. Şimdiki zamanda sağlıklı beden değil sadece, gelecekte de sağlıklı olacak bedendir bu. Yağsız, kilosuz, insanların toplu bulunduğu yerlerde rahatça manevra yapabilen, kimseye sürtmeyen, yük olmayan, nefes darlığı çekmeyen, kalbi yorulmayan, tansiyonu fırlamayan bedendir bu.

Bedenin bu yeni formu yeni tür bir ırkçılığın zaferidir aslında. Global beden. Beden ırklarüstü bir ideal forma kavuşmuştur. Alt sınıflarla orta sınıfa yeni atlamış ailelerin birbirleriyle temas ettikleri mıntıkalarda bedenin sınıf atlamayı ırklarüstü bir formdan elde etmesi ne ilginç bir çözümdür! Bu insanlar alttan üste doğru birbirlerine karşı komplekslidir. Komplekslerini yatıştırmak için ellerindeki tek doğal sermayeyi, bedenlerini kullanırlar. Ve ergenliğe adım atmış genç kızlar, efemine erkekler anoreksiya (yememe), blumia (yediğini kusma) nevrozuna yakalanırlar. Patolojik seviyede olmasa bile herkes bu cendereden geçer.


King of Pop (Popun Kralı) M. Jackson. Ne kral ama, öldüğünde 50 kiloymuş. Tabut yerine kese kâğıdına koy taşı. M. Jackson'un naşı Los Angeles'a 200 km uzaklıktaki geniş mi geniş arazisi olan Neverland adındaki malikanesinde. Neverland 'Hiçlikülkesi' anlamına geliyor, adını masal kahramanı Peter Pan'ın mekanından alıyor. Alman Bild gazetesinden yazdığına göre her kim Neverland'a ziyarete gelirse, orada ne olup bittiğinden bahsetmeyeceğine dair belge imzalıyormuş. Bu yüzden ancak dışarıda gördüklerimiz üzerine konuşabiliriz.


Ne demiştik?.. M. Jackson bir ırkçı!


M. Jackson 1,5 milyar dolarlık mirasını ağırlıklı olarak üç çocuğuna bırakmış. Bembeyaz üç çocuk. İki beyaz "karısı" olmuş, kendisi zenci ve çocuklarda hiç melezlik yok. Irkçılığın bu kadarına da pes!


1 yorum:

  1. katlmıyorum... kafamda soru işaretleri var ama katılmıyorum..

    YanıtlaSil