26 Temmuz 2011 Salı

Wittgenstein'a Nazire

Bir betimleme cümlesinde bile örtülü bir ahlâk vardır. Bu olmasaydı cümle kurulamazdı. Anlamı temellendiren şey gerçek ve onun ifadesi olduğuna göre ahlâkın en başta dilsel bir olgu olduğunu söyleyebiliriz. 

Doğru, cümlenin içinde kavramsız olarak durur.

‘Çocuk kapıyı açtı.’ düz anlatımı, cümlenin gerisindeki ‘Ben doğru söylüyorum’la ilişki halindedir; bu sözü dinleyen açısından da ‘Acaba doğru mu söylüyor?’ kuşkusu ile ilişki halinde.

‘Ahmet cinayet işledi.’  cümlesindeki ahlâki ögeler:

1. Cinayet suç, günah vb.dir.
2. Bu bir ihbardır.
3. Doğru söylüyorum.
4. Ahmet katildir.
5. Ahmet’in leşi var.. Ahmet’ten korkmak gerekir.
6. Ben Ahmet’in arkadaşıyım. Cinayet işleyene itibar gösteriyorsanız, bana da gösterin.
7. Ben başkasının yalancısıyım.

Susurlukçu eski Özel Harekât Polisi Ayhan Çarkın 1000 kişiyi öldürmüş olabilirim diyor. Bu bir itiraf ve pişmanlık mı? Hiç de değil. Bu bir kendine methiyedir. Ama bunun için bu söze prim verecek bir topluluğun varlığından insanın emin olması gerekir. Ayhan Çarkın bu toplumun içinin katilperverlerle dolu olduğunu biliyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder