21 Temmuz 2011 Perşembe

Yardım

Kadın, doktoru odasına girmek üzereyken durduruyor: “Bir şey sorabilir miyim Doktor Bey?”  Ardından işlemleri yaptırdığı kâğıdı kaybettiğini söylüyor.

Doktor, “Neden kaybettin?” diye soruyor. Bu soru bilgi açısından gereksiz. Ama kadını küçük düşürmek için gerekli. Buna birinci aşağılama diyelim.

Kadın kâğıdı hastane personelinden birilerine verdiğini ama onların kendilerinde olmadığını söylediklerini iletiyor.
Doktor, “Kime verdiysen onu bul ve ondan al,” diyor. Kadın zaten kâğıtları kime verdiğini bildiğini ve onlardan alamadığını söylüyor. Doktor gereksiz bir tekrarda bulunuyor. Doktorun ikinci aşağılaması.

Doktor odasının kapısını kapamak üzere ama kadın uzaklaşmıyor, “Söyledim Doktor Bey,” diyor.
Doktor kapıyı o an kapamasının salonda bekleşen benim gibi birkaç kişi nezdinde kaba kaçacağını düşündüğünden midir, birden fikir değiştiriyor, “Eğer bulamazsan gel, bilgisayardan ismini bakarız” diyor. Sonra henüz kapatmadığı kapıdan kafasını uzatarak “Adın ne?” diye soruyor kadına. ‘Adın ne?’ bürokratik aşağılama klişesi.. Doktorun üçüncü aşağılaması.

Kadın, “Emine Balta,” diyor.
Doktor, “Bekle,” diyor, kapıyı kapatıyor. Beş dakika sonra kapıyı açıyor, “Yarım saat sonra gel, şimdi bilgisayarlar yoğun… Adın neydi.. Fatma Balta değil mi?” Doktor beş dakika içinde kadının adını unutuyor. Kadın adını tekrarlıyor, “Emine Balta…” diyor. Doktorun dördüncü aşağılaması.

Doktor “Yarım saat sonra..” diye tekrarlıyor. Doktor kadının bekleyeceği süreye değil, kendi uygun olacağı zamana vurgu yapıyor. Doktorun beşinci aşağılaması.

Doktorun iyiliği: Kadını başından savabilecekken fikrini değiştirip yardım etmesi. Doktorun fikrini değiştirmesinde, kapısının karşısında duvara yaslanarak dikilmem beni de pay sahibi yapıyor galiba. Ama doktor iyiliği bir imalat gibi kendisi yaratıyor; önce kadını aşağı bir yerlerde konumluyor, sonra elinden tutarak yavaşça yukarı çekiyor, böylece iyiliğinin  makbule geçeceği kıvamı kendisi ayarlamış oluyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder