21 Ocak 2012 Cumartesi

Bilinçdışı ve Cahillik

                

                BİLİNÇDIŞI VE CAHİLLİK
Kalburüstü entelektüel birisi bile sosyal bilinçdışının esiridir; onun entelektüel yönelimi kendisini belirli bir sosyal kesimin beğenisiyle yücelttiği kör bir noktaya tabidir. Bilmek kendi içinde bir amaç gibi görünür. Oysa bilmeyi motive eden kişinin 'persona'sıdır. 'Persona' sosyal beğeniyle oluşur. Yani kişinin hangi 'persona'yı tercih ettiğinin öz bilinciyle çok az ilgisi vardır. Bilir ama neden bildiğini bilmez. Gerçek tutkusuyla beğenilme/kabul görme tutkusu ayırt edilmez haldedir. Mesela 'İlim kendin bilmektir.' diye okkalı bir lâf eden Yunus Emre bu dize basılı hale geldiğinde artık kendisi olmaktan çıkmış, ulus denilen sosyal bilinçdışının ulusal şairi olmuştur.

                EĞLENCENİN SAKINCASI
Eğlenen insanların çıkardığı sesten rahatsız olan diğeri,  sesi bir taşkınlık, bir eğlence kazası olarak algılar ve şikâyet cümlelerini de eğlenenlerin bunun farkında olmadıklarını varsayarak kurar.  Halbuki eğlencenin kendisi sesi diğerine bulaştırmakla oluşur. Eğlencenin mağduru bu yeni durumda eğlencenin kapsama alanına dahil olur. Şöyle bir diyalog:

Mağdur: Sesi biraz düşürebilir misiniz…
Eğlenen: ?!..

Eğlenen ilk anda mağdurun isteğine riayet eder, sesi kısar.. ama sonra yeniden açar.. mağdurun rahatsızlığı da eğlencenin içinde varsayılmıştır artık…


                ÜSLÛP
İnsanların ya da toplumların kendilerini öykülerken geniş zamanlı dilek kipi (‘yapardım.. giderdim’ gibi) kullanmaları yanıltıcı ve sıkıcı. Tarih ve biyografi önce geniş zamanlı dilek kipiyle tasarlanıyor, sonra dili geçmiş zamanla yer değiştiriyor. Kısaca palavra olmayan ulusal tarih ve  biyografi yoktur.

                PEDAGOJİ
Bildiğini söylemek… Bildiğini diğerinin bilmesini sağlamak… Bildiğini öğretmek… Hepsi de birbirinden farklı ilişki türü. Ama bildiğini diğerinin asla bilmediğini varsayarak öğretmeye kalkmak bir hiyerarşi klişesidir ve tipik bir Türk davranışıdır.  Türkçülerin buna uygun dar kafalı bir üslûbu da var. Uzun konu…            

                İNANÇ
Ben inanmıyorum. Dürüstlük için bir tanrıya ihtiyacım yok.   Tanrı varsa bile benim ona değil onun bana inanması işleri değiştirmezdi. Ama sen sahtekârın, yalakanın tekisin, bu halinle sana hiçbir Tanrı inanmaz. Beni boş ver, kendi açından bak; hangisi daha kötü dersin?..

                MADDE
Bizim algımız maddeyi, maddeler arası boşlukla algılar. En küçük parçacıklarla diğer maddeleri ayıran boşluğu da görürüz (hesaba katarız). O boşluğun neden oluştuğunu sorsak bile bilincimiz, tahayyül ettiği maddeler arasına yeni boşluklar koyar. Bu bir kısır döngüdür.

                İMRENDİRME
Bir insanın diğerini imrendirmekle elde ettiği nedir? Beğenilmek olmadığı kesin; imrenen insanın bakışlarında zerrece beğeni yoktur çünkü. İmrendiren sahip olduğu şey üzerinde diğerinin imrenmesini görerek kendi arzusunu güçlendirebilir, ama imrendirmede kendi geçmişine gönderme yapan bir intikam da vardır. Türkiye sınıfsal geçişlerin oynak olduğu tuhaf bir imrendirme toplumu; bir üst basamağa geçen ancak geride kalanı imrendirirse statüsünden emin oluyor. Hayırseverlik bir imrendirme sanatıdır… tabi aşağılık bir sanat.. bir kitsch!..

                ÖFKE VE KAVGA
Öfke unutkandır, kavga ise artık çıkış nedeninden başka bir şey hatırlar.

                ONLAR VE SEN
Senin şehrinde yaşayan tanıdık birileri yolculuğa çıkıyorlar; her biri ayrı yerlere gittikleri halde sen onları hatırlarken aynı ortak uzaklık içinde hayal ediyorsun: Aileleriyle birlikteler, kalabalıklar ve mutlular.

                DIŞARIDA
Sokakta (genel olarak dışarıda anlamında) dikkat çekmeyi varoluşunun tek belirtisi olarak kendine telkin eden biri, eğer gülünç duruma düşmeye karşı da bilincini uyanık tutuyorsa, insanları ve kendi bedenini bir bocalama içinde izleyecektir.

                ANNE SEVGİSİ
Anne bebeğini severken bir bunaltı da yaşar. Nefes alamamanın ve kendi başına kalamamanın bunaltısı. Bu yüzden bebeğini başkalarının huzuruna çıkarır ve onlar bebeğini sevdikçe bunaltısının kuruntu olduğunu sanması kolaylaşır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder