15 Ocak 2012 Pazar

Kaybolmak...

                                               



                 YOL
Benim için eğretilemeye dönüşmeyen yol yoktur. Kaçınılmaz olarak böyle; bir yerin farkına vardığımda arada birçok yeri atlamış oluyorum, gittiğim yeri bir daha bulamıyorum. Koca adam oldum hâlâ şehirde kayboluyorum. 4. Levent durağında her zaman kullandığım çıkış yönü yerine “öbürü”ne yönelince yolun hangi tarafından Beşiktaş’a gidileceğini bilemedim, metrodan çıktıktan sonra hiçbir bina bana tanıdık gelmedi, üç kez yolun altından bir o tarafa  bir diğer tarafa geçip durdum, sonunda birine Beşiktaş’a nasıl gideceğimi sordum. Tabi kaybolmuş biri gibi değil de şehre yeni gelmiş biri gibi… 

                ASABİ MİLLİYETÇİLİK
Bu ülkede milliyetçilik taslayanlar sinir hastası gibi köpürüyorlar. Sanki memleketin sahibi kiracısına sinirleniyor. Vaktiyle bir müfettiş elemanlarla toplantı yaparken ortaya şöyle bir lâf etti: ‘Bu mesleği siz kendiniz seçtiniz, kimse sizi zorlamadı, şartlarını baştan kabul etmiş sayılırsınız, şikâyet etmeye hakkınız yok…” Buna karşı elemanlardan biri de şöyle bir lâf etti: “Benim şikâyet etmem bir yetki sorunu, yani şikâyet ettiğim şeyi düzeltecek yetkim olsaydı şikâyet etmezdim, ama sizin  ‘Şikâyet etmeye hakkınız yok.’ sözünüz de kendi yetkisizliğinizin itirafı değil mi? Ama bunu bir yetkiyle söylüyorsunuz...” Bir an şaşkınlık oldu ve eleman ilâve etti, “Tuhaf” dedi. Ne müfettiş  ne de elemanlar tuhaflığı üzerine aldı.

                YALANIN GÜCÜ
Yalancının yalan söylediğini bilme durumu fazla süremez. Bir süre sonra yalanın doğru olduğuna inanması gerek, yoksa yalan bu kadar güçlü olamazdı. Yani yalanla yalancı arasındaki bağın gerçek bir tarafı vardır.

                SUÇ VE SUÇLAMAK
Öfkeden sonra gelen suçluluk hissinin çok azı merhametle ilgilidir. Suçluluk hissi öfkenin aşırılığından ötürü kendisinin suçlanacağı korkusundandır. Bu yüzden öğretmenin öğrenciyi cezalandırdıktan sonra suçluluk duygusunu öğrenciye aktarma isteğiyle gerçekleştirdiği ikinci bir öfke nöbeti vardır ve bu yapay bir öfkedir. Öğrenci öğretmenin öfkesi karşısında pes etsin ve ardından gelen öğretmenin bağışlayıcılığına minnet duysun diyedir.

                GRİ YALAN
Yalan söylemiyor ama yanlış anlamasını sağlıyordu. Asıl buyruk doğruluk değildi, diğeri karşısında güçlü durmaktı. Örneğin söyleyebileceği yalana, o söylemeden diğeri inansaydı yanlışı düzeltmezdi.

                YOKUŞ ÇIKMAK
İnsanı madara eden yokuşlar vardır. Buna yol açan şey insanın tık nefes haliyle izlenme kaygısının birleşmesidir. Bulancak’ta evin yamru yumru döşenmiş taşlı hafif yokuşlu sokağında yürürken kendimi kısa boylu, bacaklarımı biçimsiz, bedenimi dengesiz hissederdim. Benden yüksekteki evlerin pencerelerinde birilerinin bana baktığını farz eder ve evin küçük sokağına girene kadar omuzlarım kaskatı olurdu.

                MODERN SEYİRCİ
Modern seyirci artık sahnenin içinde; daha doğrusu sahnenin mekanı seyircinin bulunduğu alanı da kapsıyor.. seyirci kendi şovuyla oyuna katılıyor.

                İÇ DÖKMEK
Kendi konuşmalarımın pişmanlığı, sanki susarsam içimde bir şeyler patlayacakmış hissine kapılıp da içimi döktükten sonra geliyor. Bu da sesimde bir şiddet yaratıyor. Yani aslında zaten patlıyorum.

                BAYRAK SORUNU
Göndere çekilmiş bayrakların yırtık pırtık halini gören üstat, bu ülkede gerçek sorunun göndere çekilen bayrakları çoğaltmak değil kaliteli kumaş üretmek olduğunu anladı.

                KALABALIK
Güçsüzlükle suçluluk duygusu aynı kanalda yüzerken, kendini güçlü hissetmenin en kendiliğinden yolu kalabalığa karışmaktır: sen kalabalığa karışıyorsun ve kimse sana karışmıyor; bağışlanmanın beleş yolu...
                           
                TERS SORU
Soru şudur: Hem bu kadar birbirini isteyip hem de bu kadar yabancı kalmanın sırrı nedir? Birbirini tanıyamayan milyonlarca kadın ve erkek için bu soru sürekli sıcak tutulmalıdır. Bu bağlamda ters bir soru: Cesaretli mi, aşırı arzulu mu? Totolojiyle sonuçlanabilecek bir soru.

                MESKÛN MAHAL KADINLARI
Oturup pencereden bakarlar, kötü niyetli şer bakışlılardır. Gözetlerler ve rüzgârın kar toplaması gibi etraftan zaaf toplarlar. Allah bereket versin sanki her şey zaaftır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder