2 Şubat 2012 Perşembe

Roman







                                               ROMAN
Roman şöyle başlayabilir: O gün adam çay doldurmaya giden kadının peşinden baktı, kadının kıçı bir tuhaftı, her zaman gördüğü kıçtı işte, ama yine de tuhaftı… Kadın çay getirdi, “Sende bir şey var,” dedi, “Keyifsizsin”. Adam sustu. Kadın bir süre sonra boş bardağı alıp yeniden mutfağa yöneldi. Evet kadının kıçı bir tuhaftı; basenleri mi genişlemişti, baldırı mı çökmüştü.. adam gördüğünün etkisindeydi, o an hayatın bütün sevimsizliği kadının kıçında toplanmıştı... Hey kadınlar laf aramızda buradan size sesleniyorum, kıçınıza sahip çıkın, rahat yürüyün, ihmal etmeyin, güzelleştirin onu… Laf aramızda dedim ama pardon mal meydanda, kurumlarınızdan geçilmiyor puştlar. Arkanızı döndünüz mü kıçınız her şeyi söylüyor.. gerçek bu; siz farkında olmadan kıçınız sizi temsil edebilir.  


DANS
Dans eden, müzik eşliğinde kıvıran kadınlar.. dayanamam. Müziğin ritmine bedenini teslim etmiş şişman, hantal, çelimsiz, yamuk, atletik, şalvarlı, döpiyesli kadınlar.. yaşlı, genç hiç fark etmez kalçalar kıvrılıyor, eklem yerleri inadına esniyor da esniyor, ter tenden aşağı süzülüyor.. güzeldir çingene kadınlar.. ama en güzeli bir kadının senin için oynadığını hissedişindir.. sana bakarak soluk soluğa bir gülümseme yüzünde, sonra göz kapaklarını kendi bedenine düşürüp ritm sarhoşluğuyla esrime.. esrime...

                                               KENDİNİ SEVMEK
İnsan kendini sevmemeyi beceremez; hayır eksik oldu.. demek istediğim, insan kendini sevmemeyi sürdürmeyi beceremez (melankolideki birileri karşısında kendini değersiz hissetmeyle karıştırılmamalı).  Cümlenin meramı şurada: İnsan bu kendine dönük sevgisizliğini başkasının kendisine yaptığı haksızlıkla desteklemek zorundadır.

                                               GÜVEN
Köy yaşamındaki aleniyet benzeşme gibi bir güven ortamı yaratırken, kent yaşamındaki gizlenme olanağı (tanınmama) güven duygusunu yalnızlığa dayandırır… Ya taşra, taşralaşmış bir semt?.. Orada gruplar vardır.

                                               KABA
“Kabalık size yakışıyor.” Ya da, “Kabalığın size yakıştığını mı düşünüyorsunuz?”

                                               BENZETMEK
Oturduğu semtten uzaklaşıp şehrin caddelerinde yürümeye başladığında birilerini tanıdıklarına benzetiyor. Hatta nerdeyse onlarla selâmlaşacağı geliyor. Bu benzetme eğilimi (‘andırım’ daha iyi bir sözcük galiba) kendini şehrin kalabalık caddelerinde yalnız hissetmeyle ilgili olsa gerek.

                                               SEVİLMEYEN
Sevilmeyenin varlığında insan kendi imgesiyle de baş başa kalır. Sevilmeyen haksızlık edendir ve sevilmeyen umursamazlığı, unutkanlığı ve hayatın tadını çıkarıcılığıyla hayal edilir. Arada iletişim olmadığı için sevilmeyenin imgesi insanın kendini sevemeyişinin türevi olur.

                                               HALK
Solda halk kavramı bir yaşam, tavır, değer bütünü olarak değil, güçsüzlüğüyle sığındığı bir aidiyet olarak tasarlanıyor. Sağda ise halk daha somut, kendisine hak veren, çatışmayan, el altında olan kendisi güce tapan bir topluluk…

                                               KİM?
İnsanın kim olmak istediği kim olduğunda içerilmesine rağmen, ilk karşılaşmalarda kişinin kim olmak istediği davranış ve ifade sakarlıklarında sarih biçimde görülür.

                                                

                                               MERDİVEN BAŞI
Porno filmlerde merdivenin başında görünüp, gözleri aşağıdaki partnerinde yavaş adımlarla ve kıvırtarak basamakları inen kadınlar… Merdiven metaforu kadının baştan çıkarılışı ya da baştan çıkarıcılığını değil, cinsel saldırganlığını göstermek içindir. Merdivenin başındaki kadın, kapalı mekânda arzusu birikmiş, içinden dışarıya taşan bir aktivisti temsil eder.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder