5 Mayıs 2013 Pazar

Alaturka Liberal






http://www.radikal.com.tr/yazarlar/cuneyt_ozdemir/dilan_kizimiz_fakirdendir-1132256

Fakirliği “alt” sınıfların bir semptomu, toplumun adaletsizliği olarak değil de kendi vicdanının semptomu olarak kullanıp erdeme dönüştüren liberal uyanıklardan biri Cüneyt kardeşimiz.

 
1. Kullandığı dile bakalım: Cüneyt kardeşimiz Dilan kızımızın varlı
ğındaki bütün öznelliği siliyor önce. Onu saf “arıza” bir eylemin nesnesi yapıyor. Dilan kızımız fakir bir nesne. Fakirlere anlayış göstermek lâzım. Fakirlere göstereceğimiz anlayış bizi vicdanlı özneler yapar. Hüseyin Avni Mutlu belki vicdansızdır ama Dilan kızımız yanında yine de bir öznedir... Bu yüzden baştaki vicdansızlığını Dilan kızımızı hastanede ziyaret ederek giderebilirsin, bak bu imkân halâ var Hüseyin Avni, Cüneyt’e kulak ver yeter!

 
2. ‘Dilan kızımız bunu çaresizlikten yapıyor.’ Peki bir polis neden polis olur? Çaresizlikten tabi:
- Ne iş yapıyorsun?
- Polisim.
- Onu sormadım… Yani yaptığın iş ne?

- .....
- Sormak istediğim şu: Herkes yaptığı işin adını bilir ama içeriğini atlar. Bana öyle bakma, var böyle bir şey. Şöyle izah edeyim, mesleğimizin adını söylerken aslında bir kısaltma yaparız, mesleğimizin içeriğini  geçiştiririz, mesleğimizi bir matah sanırız; kolay yoldan kimliğimize yapışır. Alınmış gibi bakma öyle, meslek ayrımı yapmıyorum. Mesela cerrah... Toplumda saygın bir ünvandır değil mi? Düşünün ki insanın kalın bağırsağını deşer, işin bokunu çıkarır vb. Cerrah saygınlığını yaptığı işle ünvanı arasındaki gizemden elde eder. Yani sizin mesleğinizin böyle bir gizemi var mı? 
- Biz... Yani benim gizemim yok... Biber gazı sıkıyorum, gaz bombası atıyorum, cop vuruyorum, Osmanlı tokadı çakıyorum.
- Kimlere yapıyorsun bunu?
- Amir kime derse. Bazen özel katkılarım da olmuyor değil.
- Mesleğinin bütün inceliği bu mu?
- Evet.
- Kolay gelsin.


3. Cüneyt kardeşimiz bu yazıları çaresizlikten yazıyor. O barışı çok seviyor. Bütün dünya buna bir inansa ah bir inansa… Şenay da öldü…



 4.  Cüneyt kardeşimiz "fazla naif." Bir simitçinin kafasını sola yatırıp, ağzını yayvanlaştırıp gözlerini kısarak elinde kalan son akşam simidini satmaya çalışırken müşteriye takındığı tavırla, zabıtaya yakalanan ve idare etsen olmaz mı abi tavrı aynı... Ama arada bir fark var simitçi bunu duruma göre yaparken, Cüneyt kardeşimiz sürekli yapıyor; bu halinin fotoğrafını çektiriyor, sürekli bu haliyle kameranın karşısında duruyor. Olmaz Cüneyt, bu kadar yekpare liberallik olmaz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder