29 Mayıs 2013 Çarşamba

Kırmızılı Kadın



İşte bir simge daha: Kırmızılı Kadın!..
Cesaretin, farklılığın rengi.. kadını özel yapan renk.. hem dikkat çeken hem de mesafe koyan.. önce trafik lambası etkisi yapıyor: Dur!.. ama bir kadında, yeşilin yanmasını beklemek için değil, bakmak için dur...
Ama biz bir kurgubilim filminin platosundayız. Kırmızılı Kadın ağaçlar kesilmesin diye eylem yapan arkadaşlarıyla Taksim Gezi Parkı’nda, betonu ve dozeri koruyan polislerle karşı karşıya… Betoncu ve AVM’ci polis kafasında gaz maskesi; tam o anda gaz tabancasını püskürtmüş. Betoncu polisin hıncını gaz tabancasını tutan ellerinin sımsıkılığında, vücudunun eğiminde ve bakışlarını Kırmızılı Kadın’a odaklamasında görüyoruz. Gaz maskesi polisi sadece gazdan korumuyor, onu kamufle de ediyor. Maske kamuflajının çifte anlamı: Diğeri karşısında tanınmamak için gizlilik sağlıyor, öbür tarafta zalimliğine uygun bir beden-forum sağlıyor ve asıl kendi için başka biri oluyor…
Kırmızı Kadın’ın gazın basıncından saçları uçuşuyor; eğer biz fotoğraftan polisi çıkarsaydık, Kırmızılı Kadın’ın saçlarının uçuşmasını ama eteğinin yerinde duruşunu rüzgârla açıklayamazdık… Fotoğraftaki çarpıcılık Kırmızılı Kadın’ın gaza maruz kalan yüzüyle bedeninin sükûneti arasında…

Kırmızılı Kadın üzerine sıkılan gazdan kaçmak için ufak bir hamle yapmış sadece, yüzünü çevirmiş ve gözlerini yummuş; o kadar.. telaşsızlığı acı çekmediğinden ya da direnç gösterdiğinden değil, öyle ya hınçla saldıran betoncu polise karşı panikle kaçışan bir kadın kafamızdaki hazır resme daha uygun olurdu. Gaz, kırmızı Kadın’ın bedenini ikiye bölmüş, bir tarafta uçuşan saçları ve gözlerini yumarak sakındığı yüzü, diğer tarafta kıpırtısız gövdesi… Gövdesi yüzüne göre sükûnet içinde, gözlerimizi alamıyoruz, kırmızı elbisesi bir an ahengini kaybetmiş bedenin bütünlüğünü yeniden ve yeniden kuruyor. Kaçışmaya, paniğe uygun bir beden değil bu, hanımefendiliği elden bırakmayan bir beden. Elleri bile sakınma hareketine katılmamış, bir eli hâlâ çantasının askısında… çanta: sokağa çıkan kadının yoldaşı, sırdaşı; onsuz bedeni ayrıksı durur, kadın sokağa çıkma vizesi gibi taşır çantasını. 
Fotoğraftaki ilginç kontrast da burada (kırmızı her renkle kontrast yaratabilir gerçi): Betoncu polis kırmızıyı görmüş boğa gibi saldırırken, Kırmızılı Kadın El Cordobes gibi ufak bir manevrayla dönüvermiş ( Fotoğrafın devamı videoyu izledim, gerçekten de betoncu-AVM’ci polis gaz sıktığı Kırmızılı Kadın’ı pas geçiyor; tekme, tokat ve gaz kombinasyonuyla kalabalığın içine dalıyor, sanırsın şu İstanbul’un fethinin yıl dönümünde Ulubatlı Hasan’ı canlandırıyor…). Pardon tarihi bir film değil bu. Gerçi işin içinde Topçu Kışlası falan var deniyor ama, sıfırdan yapılan bir binanın tarihi canlandırmak olduğunu ancak zırcahil biri söyleyebilir. Baştan söyledik biz bir kurgubilim filminin platosundayız, mücadele betoncularla Kırmızılı Kadın’da simgeleşen botanikçiler arasında geçiyor; karbondioksitle oksijen arasında bir mücadele bu…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder