İşte bir simge daha: Kırmızılı
Kadın!..
Cesaretin, farklılığın rengi.. kadını
özel yapan renk.. hem dikkat çeken hem de mesafe koyan.. önce trafik
lambası etkisi yapıyor: Dur!.. ama bir kadında, yeşilin yanmasını beklemek için
değil, bakmak için dur...
Ama biz bir kurgubilim filminin
platosundayız. Kırmızılı Kadın ağaçlar kesilmesin diye eylem yapan
arkadaşlarıyla Taksim Gezi Parkı’nda, betonu ve dozeri koruyan polislerle karşı
karşıya… Betoncu ve AVM’ci polis kafasında gaz maskesi; tam o anda gaz
tabancasını püskürtmüş. Betoncu polisin hıncını gaz tabancasını tutan ellerinin
sımsıkılığında, vücudunun eğiminde ve bakışlarını Kırmızılı Kadın’a
odaklamasında görüyoruz. Gaz maskesi polisi sadece gazdan korumuyor, onu
kamufle de ediyor. Maske kamuflajının çifte anlamı: Diğeri karşısında tanınmamak için gizlilik sağlıyor, öbür tarafta zalimliğine
uygun bir beden-forum sağlıyor ve asıl kendi için başka biri oluyor…
Kırmızı Kadın’ın gazın basıncından
saçları uçuşuyor; eğer biz fotoğraftan polisi çıkarsaydık, Kırmızılı Kadın’ın
saçlarının uçuşmasını ama eteğinin yerinde duruşunu rüzgârla açıklayamazdık…
Fotoğraftaki çarpıcılık Kırmızılı Kadın’ın gaza maruz kalan yüzüyle bedeninin
sükûneti arasında…
Kırmızılı Kadın üzerine sıkılan
gazdan kaçmak için ufak bir hamle yapmış sadece, yüzünü çevirmiş ve gözlerini
yummuş; o kadar.. telaşsızlığı acı çekmediğinden ya da direnç gösterdiğinden
değil, öyle ya hınçla saldıran betoncu polise karşı panikle kaçışan bir kadın
kafamızdaki hazır resme daha uygun olurdu. Gaz, kırmızı Kadın’ın bedenini ikiye
bölmüş, bir tarafta uçuşan saçları ve gözlerini yumarak sakındığı yüzü, diğer
tarafta kıpırtısız gövdesi… Gövdesi yüzüne göre sükûnet içinde, gözlerimizi
alamıyoruz, kırmızı elbisesi bir an ahengini kaybetmiş bedenin bütünlüğünü yeniden ve
yeniden kuruyor. Kaçışmaya, paniğe uygun bir beden değil bu, hanımefendiliği
elden bırakmayan bir beden. Elleri bile sakınma hareketine katılmamış, bir eli
hâlâ çantasının askısında… çanta: sokağa çıkan kadının yoldaşı, sırdaşı; onsuz bedeni
ayrıksı durur, kadın sokağa çıkma vizesi gibi taşır çantasını.
Fotoğraftaki ilginç kontrast da
burada (kırmızı her renkle kontrast yaratabilir gerçi): Betoncu polis
kırmızıyı görmüş boğa gibi saldırırken, Kırmızılı Kadın El Cordobes gibi ufak
bir manevrayla dönüvermiş ( Fotoğrafın devamı videoyu izledim, gerçekten de
betoncu-AVM’ci polis gaz sıktığı Kırmızılı Kadın’ı pas geçiyor; tekme, tokat ve gaz
kombinasyonuyla kalabalığın içine dalıyor, sanırsın şu İstanbul’un fethinin yıl
dönümünde Ulubatlı Hasan’ı canlandırıyor…). Pardon tarihi bir film değil bu.
Gerçi işin içinde Topçu Kışlası falan var deniyor ama, sıfırdan yapılan bir
binanın tarihi canlandırmak olduğunu ancak zırcahil biri söyleyebilir. Baştan
söyledik biz bir kurgubilim filminin platosundayız, mücadele betoncularla
Kırmızılı Kadın’da simgeleşen botanikçiler arasında geçiyor; karbondioksitle
oksijen arasında bir mücadele bu…