7 Kasım 2013 Perşembe

Özel Yaşam








Öğrenciler kız erkek aynı evde kalsınlar mı diye bir anket yapılsa herhalde yüzde seksen doksan oranında hayır kalmasınlar sonucu çıkar. Ama insanların özel yaşamına müdahale edilmeli mi diye başka bir anket yapılsa deminkinden daha yüksek bir oranda yine hayır sonucu çıkar. Peki bu çelişkiyi nasıl açıklarız?

Türkiye’deki konut sorunuyla.

Türkiye ekonomisi konut inşaatına dayanır. Sonradan görme muhafazakâr burjuvanın zenginliğini ifade edeceği, göğsünü gere gere bak bunlar benim diye gösterebileceği nesnel varlıktır konut. Bir tane yetmez, on tane elli tane konut. Fazlalıkları kiraya verir ve kendine kısmen de olsa başkasının özel yaşamına burnunu sokma hakkı tanır. Özellikle bekâr öğrencilere karşı ahlâk muhafızı kesilir. Kiracı evliler de bundan muaf değildir, çünkü ev sahibi üst dairede veya bitişik evde oturur, kavgayı gürültüyü gireni çıkanı dikizler. İnsanların kiradan kurtulup ev sahibi olma dürtülerinin ardında özel yaşama kavuşma arzuları yatar. Türkiye’de özel yaşamın özel mülkiyetle Batı’dan daha sıkı bir ilişkisi olmasının ekonomik boyutu budur. Diğer boyutu bekâra ev yok dolayısıyla evlinin özel yaşamından endişelenmesine mahal yok konformizmidir. Yani burada bekârın cinsel yaşamı evli olanın özel hayatına müdahale gibi algılanır. Mülk sahibi olmakla eş sahibi olmanın kombinasyonuyla meşrulaşan özel yaşam gerçekte tüzel bir yaşamdır.

Oysa özel yaşama müdahalenin hukuki veya sosyolojik bir gerekçesi olamaz. Saçmadır: Nasıl evli birisine siz neden sevişmiyorsunuz bakim diye sorulamıyorsa, bekâr iki kişiye de siz niye sevişiyorsunuz bakim diye sorulamaz.

Yazık bize ki enerjimizi malûm nedenlerden ötürü deli saçması konulara harcıyoruz. Artık bu tür sorunları ortaya atan tarafın fikrini tartışmak yerine kıt zekâsını kanıtlamak gerekir. Aptallara oynayan biri nihayetinde kendisi de aptaldır. Okuyucuları aptal olan bir yazarın kendine ayırdığı bir zekâsının olamayacağı gibi…

Adam sabah ülkeden ayrılmadan özel yaşama müdahale ederim, gerekirse yasa çıkarırım diyor, akşam Finlandiya’da özel yaşama müdahale etmeyiz diyor. Kurnaz mı? Evet kurnaz. Bu haliyle bile bariz çelişkiyi kurnazlık diye kim olumlar? Aptallar. Yalan mı söylüyor? Evet yalan söylüyor. Yalan söyleyerek kendini aşağılamıyor mu? Evet aşağılıyor. Kendini böylece aşağılık duruma düşüren bir adam aptal değil midir? Evet aptaldır!..

Aptal biri tarafından yönetilmekten, onu vaktiyle desteklemiş olmaktan utanmıyor musunuz?

"Evet utanıyorum." (Nazlı Ilıcak) 

Aşağıdaki olası diyalog bu aptallığın seviyesini de gösteriyor:
-         Yapımıza ters… Türk aile yapısına ters…
-         Bırak şimdi yapıyı falan… İki kişinin sevişmesi sana niye ters?
-       Sen kızın evlenmeden sevişse hoş karşılar mısın ( ortaokul münazara seviyesinde kalmış mantığa dikkat)?
-    Diyelim karşılamam. Bu durumda hoşnutsuzluğumu kızıma söylerim. Başkasının kızına neden karışayım?