4 Şubat 2015 Çarşamba

Biat






Bir şeyi saçma olduğunu bile bile yapmak, saçma olduğunu bilmeden yapmaktan daha az saçma değil elbette. Acaba posterden kral, gerçek kraldan daha az mı kral? Bak şimdi: Acaba gerçek kral, posterden kraldan daha çok mu kral? Sevdim bu oyunu.

Birincisi mimik ve jestte sapmaya açıktır, lakaytlık bir şekilde gösterilebilir. Mesela kravat takmayı absürt bulan lise öğrencilerinin gömleklerinin üst düğmelerini açarak kravatlarını boyunlarından aşağı sarkıtmaları… Ama absürtlük tam da bu türev davranışın yarattığı bir durum olur. Kravat takmayı sürdürmek ancak bu lakaytlıkla mümkün hale gelir; çünkü gösterilen kravat değil, disiplinden hafifçe sapmayı gösteren gevşek bağlanmış kravattır. Ama sırf bu yüzden “gevşek” bir öğrencinin okul müdürüyle konuşurken bu gevşekliğini gidermesi için elini yeniden kravata götürmesi de fazladan bir disiplin davranışı haline gelir. Kronikleşmiş bir protesto mu var bunun içinde?.. Hayır, absürtlük bu kravat kuralının hep beraber bu biçimiyle içinde yer almakla herkesi protestodan da korur, ahmakça ama böyle. Absürt ritüel haline gelir…

Bize saçma geliyor tabi, bir posterin içinden uzanan müvekkil bir kolla tokalaşmak ve bunun krala biat kabul edilmesi… Bu bir gelenek olamaz…  Fotoğraf makinesini Suudiler icat etmedi, posteri de… Biat geleneği teknolojiyle başlamaz zaten… Veya teknolojinin kullanılmasıyla başka bir şey olmaz. Teknoloji burada biat edenleri yaygınlaştırıyor ve biat edip etmediklerini denetlenebilir  bir yordama da sokuyor. Ama başka bir şey daha oluyor, yeni kralı bir görüntü olarak da yaygınlaştırıyor ve yenisi artık kral benim diyor… tebaayı kendi huzurunda biat etmekten, lokal ve imgesel itaate  geçişle aşırı absürt bir durumun içine sokuyor… Absürt mü gerçekten? Evet absürt… Ama acaba bu durum bize absürt görünürken sıradan bir Suudi vatandaşına neden normal geliyor?.. Acaba biz kendi absürt durumumuzu biraz daha tahammül edilebilir kılmak, veya halimize şükretmek ve normalize etmek için bu Suudi absürtlüğüne mi ihtiyaç duyuyoruz?..  Biraz kendimizi toparlayalım ve durumu yeni kralın bir yeniliği gibi görmeye çalışalım. Empati kurmaktan söz etmiyorum. Empati nihayetinde bir hoşgörü, bir bağışlama, hiç değilse bir kabullenme gayesi güder. Ama aklımızda tutalım ki, empati kurmaya diğeri karşısında kendimize ayar vermek için başvurmayız. Aksine diğerine ayar vermek için empati kurarız, çünkü empatinin gösterilebilir kısmı anlamak değil, bağışlamaktır (yani üst perdeden ulufe dağıtıyormuş gibi “bağışlama”). Evet bu Suudi durumun absürtlüğüne zerrece halel getirmek istemiyorum. Aksine absürtlüğü elimden geldiğince öne çıkaracağım…

Mao “Emperyalizm kâğıttan kaplandır.” demişti vaktiyle. Bu sözüyle Mao Çinlilerin kaplan korkusunu zayıflatmış olmuyordu; diyordu ki, kaplan sandığınız aslında kâğıttır. Eh kâğıttan da korkulmaz yani. Oysa ki emperyalizm kâğıt formunda da olabildiği için güçlüdür asıl, üstelik günümüzde maddi formdan dijital forma geçti. Mao’nun sözünü güncellersek: ‘Emperyalizm dijital kaplandır.’ Emperyalizmden korkmamak ayrı bir şey, dijitalinden korkmamak ayrı bir şey… Bu söz Suudi Arabistan’da vücut buldu. Ama metaforun vücut bulması değil bu. Metaforun kendisini fark edenleri de metafor haline getiren bir vücut bu. Evet kâğıttan kral. Bir gerçek kral var, bir de ülkenin muhtelif yerlerine dağılmış kralın kâğıttan kopyaları… İnsanlar kuyruğa girip biat ettiklerini bu kopya kralla tokalaşarak gösteriyorlar. Bir icat bu! Ortadoğu’dan mucit çıkmaz lafını bir kez daha düşünmekte yarar var. Kopya kralın ileri uzanmış kolunun içinden bir gerçek kol uzanması. Buna benzer kamera şakaları oldu, tamam patent hakkında biraz tereddüde düşebiliriz ama, kamera şakalarında şaka ancak kurbanın dehşete kapılmasıyla gerçekleşebilirken, burada şakaya da vurulabilen bir törensilik hâkim… Ortada kral yok, ama sizin biat edişinizi kutlayan gerçek eller var. Dikkat edelim hem biat ediyorsunuz hem de biat edişiniz kutlanıyor; eşzamanlılık!.. İşte biat denilen şey, tam da bu absürt duruma uymak değil midir?.. Kral kendini karton formuna sokarken, aslında kendisiyle tokalaşan insanları da karton formuna sokmuş oluyor.

Gelelim Ortadoğu’nun kuzeyine. Bir yarı kral var. Tam kral olmak istiyor. Ve bu kral hırsız. Hırsızlar kralı değil, kral olduğu için hırsız. Ve itibar görüyor. Hırsız kral olduğu için… Absürt!.. Son derece absürt!.. İroni gülünç olmamalı sadece, utanç da vermeli… Hatta daha çok utanç…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder