25 Mart 2017 Cumartesi

İsa'nın Gücü




                                            Dorothea Lange



İSA’NIN GÜCÜ

Aranızda hanginiz günahsızsa ona taşı ilk o atsın (Yuhanna 7/8), sözündeki kilit sözcük ‘günahsız’ değil, ‘aranızda’dır. Söz konusu zina olunca herkes Magdalena’ya karşı kendini ‘günahsız’ hissedebilir. Taş atan kalabalık, günahsızlıklarından kuşku duydukları için değil kendi aralarında en günahsız olanı belirleyemeyecekleri için duraksarlar. Taşlayanların arasında kendini günahsız hissedip öne fırlamak diğerlerini küçük düşürür. Söz gücünü tecritten alıyor; meşhur bilmecede idam mahkûmunun kadın cellatlara söylediği aranızda hanginiz en çirkinse beni o öldürsün sözüne ilham veren kaynak da bu.Geniş düşünelim, İsa'nın insanlar üzerinde etkisi vicdani bir hesaplaşmadan çok diğerleriyle kıyaslanmanın çekincesiydi. Bu yüzdendir ki linç icat edildi.



REFLEKS BİR DUYGU: YARANMA

Korkuyu azıcık yaşasalar böyle olmayacak. Hayır, korkudan değil bu! Korkuya içlerinde nefes alacak bir imkân tanımıyorlar, hiç müsamaha göstermiyorlar, hemen terbiye ediyorlar onu: Yaranmayla. Yaranma bedene öyle bir refleksle bağlı ki… dengesini kaybedip düşen bir jimnastikçinin durumu kurtarmak için takla atmasına benziyor… Korku iyidir, seveceğimiz sevmeyeceğimiz varlıkları ayırırken bize refakat eder.


BEĞENİ HİYERARŞİSİ

İnsanlar sosyal medyada beğen tuşunu neden en çok kişi fotoğraflarında tıklarlar? Sadece narsisizmi göstermiyor bu (bütün suçu narsisizme atmayalım babından diyorum, çünkü narsisizm çok da özerk değil); diğerkâmlığı da peşinden sürüklüyor. Yalnız dikkat edelim Marcel Mauss’un armağan kavramı burada tersine işliyor: Fotoğrafını yayınlayan kendini armağan olarak sunmuş olmuyor, armağan beğenide bulunana ait; beğenen borç veriyor, ya da borcunu ödüyor. Bu borç alacak ilişkisi kendiliğinden bir beğeni cemaati yaratıyor. Bir de kendini bu beğeni cemaatinin tepesinde görenler var. Onların “arkadaş”lıkları başlı başına lütuf sanki. Hey, kendinize gelin en tepede Mark Zuckenberg var.


GİZEM

Gizem anlamak istediğimiz şey için bir ipucu olabilir; ama gizem bizim sevdiğimiz bir duygu olursa, bakış sadece gizemi muhafaza eder. Sosyolojik bir olayı esrarlı hale getirmekle, ondaki tuhaflıktan yola çıkmak arasındaki fark? (Howard S. Becker Hariciler’de (s.228) hissetmiş bunu.)


UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞI

Bağımlılık hazla başlamaz. Daha sonra acıyla başlar. Uyuşturucu; uyuşturucu yoksunluğunun semptomlarını gideren ilâç haline geldiğinde. Uzmanlar bunu çoktan tespit etmişlerdir. Benim tesellim oksimoron ifade tarzım.


ŞÜKRAN DUASI

Yetiştirme yurdunda yemek (lapa) ne kadar az olursa şükran duası o kadar uzun sürermiş. (C. Dickens’ın Oliwer Twist’ını okurken)


MUTLULUK

Kitap okurken uykumun geldiği dakikalar, hadi bir sayfa, bir sayfa daha diyerek uykuya direnmem ve nihayetinde yorganın içine doğru kayışım. Biraz önce kitap okurken sırtımı dayadığım kitaplıktan gelen duvar soğuğunun katılaştırdığı omuzlarımın yorganın içinde çözülüşü, kımıldanışlarıma sıcak ürpertilerle cevap verişi...








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder