3 Temmuz 2017 Pazartesi

Yürümeye Övgü



Kitabın başlığını bu yazının da başlığı sayın. Yoksa Breton yürümenin başka bir boyutundan söz ediyor.

* * *

Birkaç saatliğine bir araya gelip sonra herkesin dağıldığı bir eylemin gücü nereden geliyor?

Var olmanın özüne ilişkin bir soru bu.

Çünkü varlığın asıl eğilimi belli bir zamanda ve belli bir biçimde var olduktan sonra yok olması. Hiçlik.
İnsanın kendi hiçliğine direncini sağlayan şey, imge.

Toplu yürüme kendi kendini var eden bir “herkes” imgesi sağlıyor, arşivliyor. Bu “herkes” imgesi daha sonraki atıl dönemler için de sermaye. Bu şu demek: eylem, şimdisinden hareketle kendi geçmişini ve geleceğini de kuruyor. Toplu yürümenin insana bahşettiği somut varlık, “herkes” denilen varlığın ete kemiğe bürünmüş hali; dışarıda kalan soyut ‘herkes’i de belki ikna ederek değil ama kavramsallaştırarak içine çekiyor.

Toplu yürümenin düşmanını korkutup korkutmaması bir yana öncelikle eylemciye verdiği cesaret önemli burada. Bir şeyleri değiştirme gücüne inancı, daha önemlisi kendi değişimine inancı… Değiştirirken değişmek, asıl ilgilendiğim nokta burası…

CHP’nin Adalet Yürüyüşü’nün destekçisi HDP ve MHP muhaliflerinin bir araya gelmeleri; ve bu bir araya gelişi her iki taraf için de Zizek’in tabiriyle ‘kibarca görmezden gelme ritüeli’ne bağlamak nasıl mümkün olacak? 

HDP bayrağın kendilerine karşı çekildiğini görmezden gelecek, CHP mitinge katılımın engellenmesine karşı koyarak adını zikretmeden HDP’nin haklarına sahip çıkacak. Solcuların protokol bilmelerini gerektiren bir durum. Geri kalanını adaletsizlik sağlıyor zaten.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder