13 Ekim 2018 Cumartesi

Algı




Çocuklar öğrenirlerken sanıldığı gibi beyinlerinin boş olan kısımlarını doldurmazlar. Öğrenmek temiz kâğıda (tabula rasa) yeni şeyler yazmak gibi görünse de durum tam tersidir. Öğretmenlik hayatım boyunca bunu bol bol gözlemledim.

Mesela ilkokul birinci sınıfta sesli harf önde ‘el…al’ hecelerini çocukların büyük bir çoğunluğu kolayca okurken hemen akabinde sesli harf sonda ‘le… la’ hecelerini çok azı okur. Bu geçiş harflerin düzgün yazımından ve harflerin çıkardığı sesleri öğrenmekten hem daha zordur hem de daha uzun zaman alır.

Geçen hafta Matematik dersinde (ikinci sınıf) basamak değerlerini öğretiyordum. Onlar basamağı 7, birler basamağı 2 olan sayıyı yazınız. 72… Evet doğru, aferin! Şimdi de birler basamağı 3, onlar basamağı 7 olan sayıyı yazınız. 37. Yanlış! Tüm öğrenciler aynı hatayı yapmıştı. Neden? Rakamların soldan sağa yazılış sırasıyla, basamakların söyleniş sırasındaki düzeni değiştirmiştim. Öğrenciler hep beraber hızlı düşünme tuzağına düşmüşlerdi (aslında hız telaşından ötürü düşünememişlerdi). Yine de 'neden' sorusunun cevabı bu değil (bunu açmam lazım; sonra). 

Bu neden sorusunu öğretmenler genellikle kendilerine yöneltmezler. Çocuk nihayetinde doğrusunu öğrense bile, hayatına ‘kendi öğrenme sürecini’ öğrenmeden devam eder.

Piaget bu tür yanlış öğrenmeyi ‘asimilasyon’ kavramıyla açıklar. Asimilasyon yani; yeni bir şeyi, zaten yaygın bir şekilde nesneleri daha önce tanıdığımız bir modele göre algılama eğilimi.

Çocuklarda olan bu eğilim büyüyünce değişiyor mu? Asla, daha da katı hale geliyor.


İnsanlar “anlamama” istasyonunda fazla kalmıyorlar, her yeni durumu hazırda algı modellerinden birinin içine yerleştirerek –dolayısıyla yeni durum algılarına intikal etmeden eskiyor, kendilerini anlamış sayıyorlar- ya da aman sen de deyip durumu önemsizleştirerek hemen başka istasyona geçiyorlar; her ne olursa olsun konunun önemsiz olduğu gibi genel bir anlama türü de buradan doğuyor… (ya da anlamayı erteliyorlar, şahsen ben bu türe giriyorum). Harcıalem algılama sosyal bir eğilim. Fizik yasası gibi. Pedagojide beynin disipline edilmesi de bu zeminden geçiniyor. Öte yandan öğrenme süreci ancak bir algı modelini kırarak ilerleyebiliyor. Çocuklarda öğrenmenin açmazı bu…

Artık gönül rahatlığıyla şunu söyleyebilirim: İnsanlar sınıfsallıktan önce daha kökten biçimde ikiye ayrılıyor: Anlamaya açık olanlar ve anlamayanlar.

Anlamak için dikkat kesilenlere: Hoşgeldin...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder