12 Eylül 2024 Perşembe

Kırmızı Çantalı Kadın

 



Avrupa Birliği ülkeleri yasa gereği ithalat yapacağı veya yatırımda bulunacağı ülkelerin hukuku, çalışma koşulları vb için birtakım kurallar öne sürerler. Almanya Kalkınma Bakanı Svenja Schulze de yerinde inceleme yapmak üzere Pakistan’a gidiyor. İslamabad’da Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif’le randevusunda aşağıdaki ilginç olay yaşanmasa dikkat çekmeyecek bir ziyaret.

 

Olay şu: Pakistan başbakanlık görevlileri Svenja Schulze'den Şahbaz Şerif’in odasına girmeden önce çantasını bırakmasını istiyorlar. Svenja Schulze bir Batılı kadının göstereceği ‘Çantam olmadan asla’ tepkisiyle geri dönüp otomobiline doğru yürüyor. Pakistanlı görevliler telaşlanıyorlar, yanlış anladınız gibi alttan almalarla (alttan almanın doğrusu yanlış anladınız değil, yanlış bizde diyebilmektir; bu fark nezaketle incelik arasındaki farka da örnek olabilir) Schulze’nin çantayla geçmesine “izin” veriyorlar. Schulze de mahcubiyet takınan erkekler karşısında gönlü alınmış bir kadının diplomatik tavrıyla çantası elinde tekrar Başbakan Şahbaz Şerif’in odasına yöneliyor. Bu arada Schulze’nin çantası kırmızı, ayakkabısı siyah. Bir parantez daha açayım: (bizdeki uyum çabası hep aşırı uyumdur, yeni örüntü daha çok nesne/meta talep eder. Hadi bakalım yeni bir konu: Uyumun Tarihi…)

 

Şimdi, sonu tatlıya bağlanan bu çanta krizinde ne var?

 

Batı’da kadın çantası kadın mahremiyetinin metaforudur. Mahremiyetin özel hayata evrilmesi ve beden mekanının bir tür genişlemesiyle ilgili süreç. Doğulu kafanın bunu anlaması zor. Doğulu kafa kadın mahremiyetini kadın bedeninin dokunulmazlığı üzerinde bir tesettür olarak görür, kadının özel hayatını ise müdahale edeceği şeffaf bir alan. Mahremiyet ile özel hayat arasındaki bu fark başka bir yerde ele alınabilir. Ama bu farkın kendisi de bir metafor gibi:

 

Schulze Pakistan’da tekstil imalathanelerini geziyor, orada işçilerin çalışma koşulları hakkında bizzat işçilerle görüşerek bilgi alıyor. Yani Batılı bir devlet yetkilisi Pakistanlıların “özel” hayatına giriyor. Buna nazire Pakistanlılar da Schulze’nin çantasını alıkoyarak Batılı bir kadının özel hayatına girmek istiyor. Ama bu da çift anlamlı bir metafor (artık metafor benim için çift anlam üreten mekanizmanın adı): Yolsuzluk algı endeksinde en düşük puanlı ülkeler arasında yer alan Pakistan’da, Pakistan başbakanının yanına çantayla girmek, çantayı rüşvetin metaforu haline getiriyor. Dolayısıyla çantayı alıkoymak dürüst görünmenin metaforu oluveriyor.