Avrupa Birliği ülkeleri yasa gereği ithalat yapacağı veya yatırımda
bulunacağı ülkelerin hukuku, çalışma koşulları vb için birtakım kurallar öne
sürerler. Almanya Kalkınma Bakanı Svenja Schulze de yerinde inceleme yapmak
üzere Pakistan’a gidiyor. İslamabad’da Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif’le
randevusunda aşağıdaki ilginç olay yaşanmasa dikkat çekmeyecek bir ziyaret.
Olay şu: Pakistan başbakanlık görevlileri Svenja Schulze'den Şahbaz
Şerif’in odasına girmeden önce çantasını bırakmasını istiyorlar. Svenja Schulze
bir Batılı kadının göstereceği ‘Çantam olmadan asla’ tepkisiyle geri dönüp
otomobiline doğru yürüyor. Pakistanlı görevliler telaşlanıyorlar, yanlış
anladınız gibi alttan almalarla (alttan almanın doğrusu yanlış anladınız değil,
yanlış bizde diyebilmektir; bu fark nezaketle incelik arasındaki farka da örnek
olabilir) Schulze’nin çantayla geçmesine “izin” veriyorlar. Schulze de
mahcubiyet takınan erkekler karşısında gönlü alınmış bir kadının diplomatik
tavrıyla çantası elinde tekrar Başbakan Şahbaz Şerif’in odasına yöneliyor. Bu
arada Schulze’nin çantası kırmızı, ayakkabısı siyah. Bir parantez daha açayım:
(bizdeki uyum çabası hep aşırı uyumdur, yeni örüntü daha çok nesne/meta talep
eder. Hadi bakalım yeni bir konu: Uyumun Tarihi…)
Şimdi, sonu tatlıya bağlanan bu çanta krizinde ne var?
Batı’da kadın çantası kadın mahremiyetinin metaforudur. Mahremiyetin özel
hayata evrilmesi ve beden mekanının bir tür genişlemesiyle ilgili süreç. Doğulu
kafanın bunu anlaması zor. Doğulu kafa kadın mahremiyetini kadın bedeninin
dokunulmazlığı üzerinde bir tesettür olarak görür, kadının özel hayatını ise
müdahale edeceği şeffaf bir alan. Mahremiyet ile özel hayat arasındaki bu fark
başka bir yerde ele alınabilir. Ama bu farkın kendisi de bir metafor gibi:
Schulze Pakistan’da tekstil imalathanelerini geziyor, orada işçilerin
çalışma koşulları hakkında bizzat işçilerle görüşerek bilgi alıyor. Yani Batılı
bir devlet yetkilisi Pakistanlıların “özel” hayatına giriyor. Buna nazire
Pakistanlılar da Schulze’nin çantasını alıkoyarak Batılı bir kadının özel
hayatına girmek istiyor. Ama bu da çift anlamlı bir metafor (artık metafor
benim için çift anlam üreten mekanizmanın adı): Yolsuzluk algı endeksinde en
düşük puanlı ülkeler arasında yer alan Pakistan’da, Pakistan başbakanının
yanına çantayla girmek, çantayı rüşvetin metaforu haline getiriyor. Dolayısıyla
çantayı alıkoymak dürüst görünmenin metaforu oluveriyor.