22 Mayıs 2021 Cumartesi

DİLENCİLER


 


Yere oturmuş sakallı bir adam Erenköy Pazarı’na giderken “Açım abi… açım, açım!” diye elini uzattı. Tereddüde düştüm, adam bunu sezdi ve ikinci “Açım!” sözü ağzından patlamayla çıktı. Ama biz de biraz yürümüştük, Ç.’ye bozuk parası olup olmadığını sordum. Ç. çantasını yoklarken biraz daha yürümüş olduk, kafamı çevirdiğimde adamla göz göze gelemedim, artık uzaklaşmıştık geri dönmedik.

Dün, Tütüncü Mehmet Efendi Caddesi’nde bankta oturmuş ayağı sarılı bir kadın “Allah elden ayaktan düşürmesin,” diye dileniyordu, gazlı bezle sarılı bacağı diğerinden daha ileride.

Sakatlığını teşhir edip bunun diğerinin başına gelmemesini dilemek… Bir nezaket var burada. Nihayetinde onun bizden bir şey istediğini anlıyoruz ama o bize bir şey verirken gerçekleşiyor bu: ‘Sen benim gibi olmayasın.’

Yanlış anlaşılmak istemem, ima etmenin bu şekli kaba elbette; nezaket, bizi doğrudan muhatap almadan, sözü ortaya söylerken oluşuyor. Bir edebiyat yok mu burada? Binlerce yıldır dilene dilene ortaya çıkan bir keşif. Hayır keşif yanlış sözcük, sözün keşif gibi birden beliren agresif, ham bir yapısı yok. Söz palimpsest* zamanlardan geliyor, başka sözlerin üzerine oturarak olgunlaşmış, klasikleşmiş. Sadece dilenmek değil, bir komşunun bir komşusuna iyi dileklerini iletmek için söylediği sözün yaygın karakteri altında kendini örtbas da ediyor. Yakarışı diğerinde iyi dileğe çeviriyor. Bir enerji dönüşümü. Allah’a inancıyla söylüyor bunu, ama Allah’a söylemiyor. Allah hem fiili gerçekleştiren hem de fail olmamayı beceren biri burada. Allah diğeriyle ortak olan inancını duyurmanın aracı. “Allah elden ayaktan düşürmesin,” Allah’ın böyle bir şeyi yapmaya veya yapmamaya gücünün yeteceği inancıyla diğerine şanslı olduğunu hissettiriyor. Kendi üzerinde uyandırdığı merhametin karşılığı olarak değil tam aksine yaptığı övgünün ve iyi dileğin karşılığı olarak bir borç alacak ilişkisi yaratarak dileniyor… Ama bunu yaparken Allah'ı kendi yanına çekiyor, "engelli" bedeni eğer borcunuzu ödemezseniz bir tehdit haline geliyor. Dua gizli bedduadır. Şimdi burada duruyorum ve yazdıklarımı yeniden okuyorum. Nereye varacaktım ben?

Evet.

Göztepe, orta sınıf ve orta sınıf üstü insanların yaşadığı bir yer. Burayı mesken tutmuş dilencilere aşinayım. Aynı yerlerde ve aynı dilenciler sanıyorum zaman zaman kendi aralarında becayiş yaparak dileniyorlar. Belirli mekânlarda hep aynı dilencilerle karşılaşmam aklıma onların organize olduğu kuşkusunu da getiriyor. Muhtemelen kendi aralarına dışarıdan dilenci sokmuyorlar. Ama dilenci sayısı da son bir yıl içinde bayağı arttı. Nasıl oluyor bu? Galiba iki tür dilenci var, birinci paragraftaki “Açım” diyen korsan dilenciler, ikinci paragrafta“Allah elden ayaktan düşürmesin,” diyen kurumsallaşmış dilenciler. Bu iki ayrı dilenci, iki ayrı dilenci söylemine denk geliyor.


*palimpsest: eski çağlarda parşömenin pahalı olması yüzünden parşömen yapraklarından mürekkebin kazınması veya suyla silinmesiyle yeniden yazılan kitap.




ANNEM

Annem köyde ölmek istedi.

Tabi sonucu bildiğim için ben böyle söylüyorum. Annem tarafından bakarsam köyde olmak istedi demem gerekir.

Annem köydeki bir suyun ona iyi geleceğini sanıyordu. Daha sonra onun hayratına yaptırdığımız o çeşmenin suyundan kana kana içmek… Köyün her yerinde, her bahçesindede obuz dediğimiz su kaynakları varken, neden özellikle o suya takmıştı bilmiyorum. Çocukluğuyla ilgili anılar, suyun sağaltıcı gücü, o su hakkında anlatılan efsaneler… hepsi olabilir ama ben annemin köyde olma arzusunu o suyu öne sürerek gizlediğine inanıyorum. Eğer bir isteğinizi yan sebeplerle desteklerseniz daha özgür olursunuz. Annem çocukluğuna dönüyordu. Suya, herhangi bir suya değil, o suya.

En son ne zaman kana kana su içtim? Kentte olmuyor bu. Şimdilerde herkesin elinde bir su şişesi var. İyice susamanız için suyla aranıza mesafe koymanız şart. Çocukların birden çişinin gelmesi gibi ara aşamaları atlayarak susamak, birden susamak. Ve susuzluğunuzu gidermek için suya doğru yürümek, yürürken daha çok susamak, su orada... Hatırlıyorum yamru yumru taşlık bir yoldan giderdik o suya.

Annem bir daha asla çocukluğundaki gibi susamasa da kana kana su içmenin imgesi hâlâ kafasında capcanlıydı.