26 Ocak 2016 Salı

The Good Lie



Okula gittiğim ilk günün sonunda babam beni almaya gelmedi, ya okul erken dağılmıştı, ya da babamın işi çıkmıştı. Okul evden uzaktı, beş buçuk yaşındaki bir çocuk için epey bir uzak. Babamın gelmeyeceğine inandım, belki de evimi tek başıma bulacağımı sandım, hatırlamıyorum. Hatırladığım şey bir başıma yola düşmem ve hiçbir yerin bana tanıdık gelmemesi, nasıl akıl ettiysem soldan tepeye tırmandım, dar bir sokaktan... sonra bir merdiven başında durdum ana caddeye doğru baktım, bunları yazarken her şey gözümün önünde, babam sokağın köşesinde, iniş aşağı nasıl da koşuyorum, ona sarılırken nasıl da ağlıyorum… Benim ilk kavuşmam buydu… Randevulaşan iki kişinin kavuşması gibi değil… yitik iki kişinin kavuşması gibi… Bazen olur; vapur iskelesinde, durakta, iki kişi birbirini görür ve sarılırlar, çığlık atarlar, kadınlarda olur daha çok (çünkü şu dünyada çığlık onların hakkıdır), durur izlerim. Filmlerde bedenim titrer… Güzel film..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder