Bir Türk bir Türk’e gel
beraber Türkleşelim demiş.
Diğeri biz zaten Türk değil miyiz demiş.
Öyle ama demiş ilk konuşan, gıyabımızda Türk’üz Türk olduğumuzu vicahiye çevirelim.
Anlamadım nasıl demiş diğeri.
Ben sana Türk’sün diyeceğim sen de bana Türk’sün diyeceksin demiş ilk konuşan.
Birlikte birbirlerine Türk diyerek Türk olduklarını teyit etmişler.
Her gün Türk’üm Türk’sün diye defalarca tekrarlamışlar. Ama en sonunda sıkılmışlar. Bir şey eksik demiş ilk konuşan.
Nedir demiş diğeri.
Gurur! Türk olmakla gurur duymuyoruz.
Duyalım demiş diğeri.
Öyle boş boş gurur duyulmaz demiş ilk konuşan. Bir şeyler lâzım… kimsede olmayıp bizde olan şeyler.
Tamam demiş diğeri, buldum: Bütün dünya dilleri Türkçeden doğmuştur.
Bravo! demiş ilk konuşan tüylerim ürperdi. Sıra bende: Dünyanın en eski tarihi Türklerindir.
Çok iyi demiş diğeri, birden dünyanın sahibi gibi hissettim kendimi. Dur demiş şimdi sıra bende: Biz Türkler yedi düvele kafa tutmuş bir milletiz.
Yedi düvel de ne ki demiş ilk konuşan Çinliler Çin Seddi’ni bizden korkularına yaptı.
Bir Türk dünyaya bedeldir
demiş diğeri.
Böyle böyle salladıkça gurur
duymuşlar, gurur duydukça da sallamışlar. Öyle ki hızlarını alamayıp sittin
senedir Arap olan Muhammed’i bile Türk yapmışlar.
Oh be demiş ilk konuşan, Türk
olmaktan gurur duyuyorum.
Oh be diye tekrar etmiş diğeri, Türk olmaktan gurur duyuyorum.
Almancada buna uygun bir sözcük var: "Borniertheit", kendinden küstah derecede hoşnut budalanın gururu.
Çetin Altan bu kadarını
tahmin eder miydi bilmem, Türk’e Türk propagandası yapmaktan hiç yorulmamışlar.
Derken her siyasi partinin parmak figürlerinden sembol edindiği bir dönemde
kurt işaretini bulmuşlar. Münhasır Türk olmuşlar.
Ama milli maçlarda dünyaya hasım Türk olmuşlar.
Paradoks şu ki en çok da sevinçlerinde ortaya çıkıyor bu hasımlık. Gol sevinçlerinde.
Nasıl bir sevinç bu?
Sataşkan, agresif bir sevinç… Sevinç değil yani, başka, marazi bir şey...
Milletçe 5 yaşında gibi davranıyor, “büyüklerimizin” dikkatini çektiğimizi sanıyoruz. Halbuki onlar da “bu çovukla ne yapacağız böyle” utancındalar..
YanıtlaSilBugün bir haber okudum, haber aynen şöyle: ‘13 yaşındaki Yağız Kaan Erdoğmuş Dünya Satranç Şampiyonu Magnus Carlsen’i bir turnuvada 41,2 saniyede mat etti.’ Ama bu haberin bilgisinde kasten boşluklar bırakılmış. Bu oyun blitz bullet denilen her oyuncuya 1 dakika süre tanınan turnuvada oynanmış. Yüz yüze değil online olarak. Elbette bu Yağız Kaan gibi çok genç bir oyuncunun başarısını küçültmez. Youtube’ta oyunun görüntülü tekrarına baktım, gerçekten çok zeki bir çocuk. Sonra da sosyal medyada bu haberin altına yazılan yorumlara baktım bu zekayla zerrece ilgisi yok; maşallah, sübhanallah nazar değmesin inşallah kısmını bir yana bırakıyorum… şöyle bir yorum: “Büyük küçük demeden Türk’ün gücünü dünyaya göstermenin gururunu yaşattın. Varol çocuk.” Bu kafa böylesi zeki çocukları örseliyor, hem de saçma sapan övgüleriyle. Büyükler büyük mü acaba?
YanıtlaSilSöylenecek söz yok... Kafalar boş.
YanıtlaSil