K.’ye bu ülkedeki sevgisizliği anlatırken büyüklerin küçüklere gösterdiği ‘kerata sevgisini’ örnek verdim.
Kerata sevgisinde azarlama ve teselli iç içedir. Önce azarlama… çocuk
Büyüğün sesinin şiddetine boyun eğmiştir bir kere, anında kendini
suçlu hisseder, tırsar ve kuyruğunu kısar… Korkuya ait bu beden formunun
muhakkak oluşması gerek… Bundan sonra teselli devreye girer, Büyük
korkunun kaynağının kendisi olduğunu
unutturacak bir manevrayla yapar bunu, suçu çocuğa sahiplettirir…
Çocuğun korkudan kurtulması için ara bir evredir bu… Sonra Büyük
okşamayla vurma karışımı çocuğun ensesine, omzuna birkaç şaplak atar,
‘Seni kerata’ der ‘Bir daha yapma…’ Hiyerarşik bir sevgidir bu. Kadınla
erkek arasında da vardır. K. Söylediklerimi çabucak kabul etti. Bu kadar
çabuk kabul görmem hızımı kesti…
Haylaz
biraz daha rahat bırakılan, yaramazlığıyla benimsenmiş çocuk… aslında
yaftalar çocuğu terbiye etmek için değil, öyle kabul etmek için de
konuluyor, ama yetişkinler dünyasının neresinde olduğunu belirlemek
esas… Haylaz, kerataya göre daha ileri bir yaş evresine denk geliyor…
Uzatılabilir tabi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder