Öğrenciler kız erkek aynı evde kalsınlar mı diye
bir anket yapılsa herhalde yüzde seksen doksan oranında hayır kalmasınlar
sonucu çıkar. Ama insanların özel yaşamına müdahale edilmeli mi diye başka bir
anket yapılsa deminkinden daha yüksek bir oranda yine hayır sonucu çıkar. Peki
bu çelişkiyi nasıl açıklarız?
Türkiye’deki konut sorunuyla.
Türkiye ekonomisi konut inşaatına dayanır.
Sonradan görme muhafazakâr burjuvanın zenginliğini ifade edeceği, göğsünü gere
gere bak bunlar benim diye gösterebileceği nesnel varlıktır konut. Bir tane
yetmez, on tane elli tane konut. Fazlalıkları kiraya verir ve kendine kısmen de
olsa başkasının özel yaşamına burnunu sokma hakkı tanır. Özellikle bekâr öğrencilere
karşı ahlâk muhafızı kesilir. Kiracı evliler de bundan muaf değildir, çünkü ev
sahibi üst dairede veya bitişik evde oturur, kavgayı gürültüyü gireni çıkanı
dikizler. İnsanların kiradan kurtulup ev sahibi olma dürtülerinin ardında özel
yaşama kavuşma arzuları yatar. Türkiye’de özel yaşamın özel mülkiyetle Batı’dan
daha sıkı bir ilişkisi olmasının ekonomik boyutu budur. Diğer boyutu bekâra ev
yok dolayısıyla evlinin özel yaşamından endişelenmesine mahal yok konformizmidir.
Yani burada bekârın cinsel yaşamı evli olanın özel hayatına müdahale gibi
algılanır. Mülk sahibi olmakla eş sahibi olmanın kombinasyonuyla meşrulaşan
özel yaşam gerçekte tüzel bir yaşamdır.
Oysa özel yaşama müdahalenin hukuki veya sosyolojik
bir gerekçesi olamaz. Saçmadır: Nasıl evli birisine siz neden sevişmiyorsunuz
bakim diye sorulamıyorsa, bekâr iki kişiye de siz niye sevişiyorsunuz bakim
diye sorulamaz.
Yazık bize ki enerjimizi malûm nedenlerden ötürü
deli saçması konulara harcıyoruz. Artık bu tür sorunları ortaya atan tarafın
fikrini tartışmak yerine kıt zekâsını kanıtlamak gerekir. Aptallara oynayan
biri nihayetinde kendisi de aptaldır. Okuyucuları aptal olan bir yazarın
kendine ayırdığı bir zekâsının olamayacağı gibi…
Adam sabah ülkeden ayrılmadan özel yaşama
müdahale ederim, gerekirse yasa çıkarırım diyor, akşam Finlandiya’da özel
yaşama müdahale etmeyiz diyor. Kurnaz mı? Evet kurnaz. Bu haliyle bile bariz
çelişkiyi kurnazlık diye kim olumlar? Aptallar. Yalan mı söylüyor? Evet yalan söylüyor.
Yalan söyleyerek kendini aşağılamıyor mu? Evet aşağılıyor. Kendini böylece
aşağılık duruma düşüren bir adam aptal değil midir? Evet aptaldır!..
Aptal biri tarafından yönetilmekten, onu vaktiyle desteklemiş olmaktan utanmıyor musunuz?
"Evet utanıyorum." (Nazlı Ilıcak)
Aptal biri tarafından yönetilmekten, onu vaktiyle desteklemiş olmaktan utanmıyor musunuz?
"Evet utanıyorum." (Nazlı Ilıcak)
Aşağıdaki olası diyalog bu aptallığın seviyesini de gösteriyor:
-
Yapımıza ters… Türk aile yapısına ters…
-
Bırak şimdi yapıyı falan… İki kişinin sevişmesi sana
niye ters?
- Sen kızın evlenmeden sevişse hoş karşılar mısın
( ortaokul münazara seviyesinde kalmış mantığa dikkat)?
- Diyelim karşılamam. Bu durumda hoşnutsuzluğumu kızıma
söylerim. Başkasının kızına neden karışayım?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder