Burada güya camiyle diskotek arasında “güven” kavramı üzerinden bir
karşıtlık kurulmuş. Teslim edelim ki bu tür akıl yürütmelerin ikna gücü yüksek.
Çünkü insanların büyük bir çoğunluğu mukayese ile hüküm verme eğiliminde. Fazla
enerjiye gerek yok. Her iki şekilde de enerji tasarrufu; birincisi mukayese
hazır bir lokma olarak geliyor, ikincisi kişinin kendini bu hazır lokmayla taraf ve aidiyet içinde olumlaması kolay.
Mukayese insan aklının en basit düşünme yöntemi. Örnekler
üzerinden mukayese ile somut durumlar üzerinden muhakemeyi birbirine karşıt
düşünme yöntemi olarak ele alıyorum.
Bu sözü başka bir örnekle çürütmek
çok zor değil. Mesela Ortadoğulu Müslümanların mebzul miktarda barındığı
Almanya’da terk edilen bebekler kiliselerde sırf bu iş için ayrılmış bölmeye
bir kutu içine bırakılır, çocuk doğrudan bakım ünitesine alınır, kimse annenin
peşine düşmez. Şimdi bu örnekle yukarıdaki sözü yeniden şöyle yazmak mümkün: ‘Hıristiyanlar
kötü ve güvenilmez olsalardı, bebekler kiliseye bırakılır mıydı? Siz hiç
(Almanya’da) camiye bırakılan çocuk gördünüz mü?..’ Oysa Türkiye’de bebekler
sadece camiye değil, umumi tuvalete, çöp konteynırına da bırakılıyor.
Örnekler üzerinden düşünmekten somut durum
üzerinde düşünmeye terfi etmek; düşünmenin öğesi olarak iki faklı sözcüğü, yani
‘örnek’ ve ‘somut’u birbirinin karşıtı kılarak yeniden düşünmek; güzel… başka bir zaman diyeyim ve geçeyim… Şimdilik bu iki sözcüğün farklı kullanımına
dikkat çekmek isterim, düşünmenin ögesi olarak iki faklı sözcük…
Mukayeseyi
bırakalım biz de muhakeme edelim o zaman, yukarıdaki sözde neler var bakalım: cami-dindar, bebek-bebeği terk eden ve
diskotek… cami-dindar ile bebek-bebeği terk eden birbirini içeriyor, diskotek ise dışarıda, yani kıyaslanan örnek (bir kurgu tabi bu; bebek diskoteğe bırakılmıyor ama imam
hatip lisesine de bırakılmıyor. Diskotek seçimi kasıtlı burada). Anne çocuğunu
cami kapısına bırakınca “kötü” olmaktan kurtulmuyor, aksine cami kötülüğün
gerçekleştiği yer haline geliyor, tıpkı ayakkabı hırsızlığının gerçekleştiği
yer haline gelmesi gibi. Anne çocuğunu cami kapısına bırakmakla kendi “kötülüğü”nün
derecesi hakkında bir seçim yapıyor, bebeğini cami kapısına bırakarak daha az
kötü oluyor belki. Ama Almanya’da bebeğini kiliseye terk eden bir anneden daha
çok kötü. Burada cami kendini diskotekle değil Almanya’daki kiliseyle
kıyaslamalıydı. İşte örneklerle düşünmek ile somut durum üzerinde düşünmek arasındaki fark…
www.dw.de/anonim-doğumun-önü-açıldı/a-16671488
www.dw.de/anonim-doğumun-önü-açıldı/a-16671488
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder