15 Mayıs 2015 Cuma

Gerçek Lüks


Kilyos, Uskumruköy ve Zekeriyaköy’ün kavşak noktasında bilboardda okudum bu ilânı; ilânın içinde önce “borges” dikkatimi  çekti , sonra otobüs virajı dönene kadar cümlenin başını ve sonunu getirdim. Site içinde villa ilanı. Fotoğrafını çekince gördüm, reklam metnini ezberlemişim bile; hiç benden beklenmeyecek bir şey... 

Şimdi gerçekten de youtube’dan M. Davis’in So What’ını dinliyorum ve Borges’in daha önce okuduğum Kum Kitabı’na bakıyorum; altını çizdiğim satırlara...

“- Kolombiyalı olmak ne anlama geliyor?

- Bilmiyorum, diye yanıtladım. Bir inanış şekli.

- Norveçli olmak gibi, diyerek onayladı.” (Kum Kitabı)


Aslında kitap okurken müzik dinleyemem, ama bu ilânın hatırına tecrübe etmek istedim. Hoş, çalan Miles Davis de olsa müziğini bana duyuran bir yan komşu istemem hani… ‘Gerçek lüks’ öyle mi? Eksik kalsın…

Borges ve M. Davis kokteyli; entelektüel zengin ve site içinde villa!.. İlginç… Şaşırmayı seviyorum!.. Dilerim akşama kadar sürsün bu şaşkınlık, nasılsa bir fikir oluşur kafamda… Yalnız bir soru: Bu ülkede şaşkınlık neden hep “sonradan görmeler” üzerinden geliyor?
Tabi burada iki “sonradan görme" var, hatta üç… Birincisi reklamcı, ikincisi olası villa müşterisi... üçüncüsü kim? Borges’i ve M. Davis’i gerçek anlamıyla sonradan görenler (yoksa lüks olduğuna neden inanılsın ki? Yüz liraya hem Borges'in yeteri kadar kitabına hem de M. Davis'in parçalarına sahip olunabilir)… Favori “sonradan görme” bu ilana tav olabileceği düşünülen villa müşterisi… Nedir sonradan görme? Proust’un “sonradan görmesi” değil, bu toprakların “sonradan görmesi”?.. Her şeyden önce bir talep!.. Hem sahip olacak,  hem de imrendirecek!.. sonradan görmenin içine düştüğü ikilem...  sonradan görmenin imrendirme çabası kendi imrenmesini anında bastırdığı için acayip şeyler olur hep... benzeşme ve gülünçlük...  Modernizm ancak gülünç olduğu sürece benimseniyor. Tam benimseme de değil; gülünçlük üzerinden gelen bir uzlaşma belki.

Ağaçların yok edilmesiyle kazanılan arsalar üzerine yapılan binalar. Üçüncü köprü ve yeni havaalanı yolu için kesilen çevre ormanının ise sadece adı kaldı. Bir ad satıyorlar. Adını eski gerçeklikten alıyorlar yapıntı orman sonradan geliyor... doldurma toprak, peyzajla terbiye edilmiş ağaçlar... gerçekten de ada biçiminde yapıntı bir orman hayal edebiliriz. Heidegger'e ilham veren orman içindeki açık alan (kayran) metaforunun tam tersi, binalarla dolu açık alan içinde orman(cık). Ve birbirinin aynı olan villalar. Borges okuyan ve M. Davis dinleyen cebi para görmüş birinin az buçuk mimari bilgisi, mimari zevki olduğunu varsayarsak neden bu villalardan birini alsın?.. Aksine Ormanada’dan bir villa alan "sonradan görme" kendini Borges’i okumuş ve M. Davis’i dinlemiş sayabilir (haberdar olma ve mutabık kalmayla anında bu meziyeti kazanan insanları düşünün, popülizmi hafife almayalım).

‘Kapitalizm bu, Che Guevara’yı öldürür, posterini satar.'

Zekeriyaköy’e ilk yerleşenler kafa dinlemek isteyen şirket yöneticileri, bir kısmı yurt dışında eğitim görmüş, üniversite hocaları falandı. Daha tenha bir yapısı vardı. Az bina ve çok bahçe gibi, ve önünde imara henüz açılmamış boş arazi, orman… On yıl içinde (son dört senesi çok hızlı olmak üzere) adım atacak yer kalmadı. Yani ilk zenginlerin buraya yerleşme gerekçeleri ortadan kalktı. Sanıyorum ilk gelenler arasında M. Davis dinleyenler ve Borges okuyanlar da vardı; bir paradoks ama  ilk gelenler binalarını M. Davis dinleyen komşusu olamayacakları yeni türedi zenginlere satıp başka yere gitme yolunu seçiyorlar yavaş yavaş. Göz göre göre bir sınıf sirkülasyonu... Yakında ben de gideceğim buralardan, en yakın billboarda en az on kilometre uzak olacağım...





 

                                                                                             Lütfen kulaklıkla...

2 yorum:

  1. satıcının amacı villayı satmak tabiki lakin oradaki lüx parayla direkt ilgili bir şey değil, toplumun iyice yozlaştığı şu dönemde, doğru yanlış bilmeyen, amigdalanın yönettiği, iletişim kurmakta dahi zorlandığımız insan tipinden uzaktasınız demek istemiş bence kesinlikle görgüsüzlük yok o reklamda bence sizi bunu bir satış aracı olarak kullanması rahatsız etmiş normalde bu cümleyi kar amaçsız kursaydı sanırım böyle düşünmeyebilirdiniz...

    YanıtlaSil
  2. Yorumunuz için teşekkür...

    Sözü kimin ettiğinden bağımsız bir söz içeriği var mı acaba? Bu söz özellikle billboarddaysa… Burada tuhaf olan Borges’le M. Davis’in yan yana gelmesi değil, çok az bir maliyetle her iki insanın eserlerini yan yana getirebilirsiniz. Tuhaf olan her iki insanın eserlerinden yararlanan insanları bir araya getirmenin gerçek lüks olması. Kelimenin gerçek anlamıyla lüks; milyonlarca liraya mal oluyor…

    YanıtlaSil