Malatyalı Mersedes Kadir’in hikâyesini yeni öğrendim (Özer Ekrem
Güngörmüş'ün facebook sayfasında paylaşımıyla). İşte:
“Divane dediğin!..
"Fotodaki kişinin ismi Kadir , Mersedes Kadir. Akli dengesi yerinde değil ve bütün gün üstünde dolaştığı önünde Mercedes arması olan sopayı Mersedes'i zannederek yaşıyor.
"Buraya kadar tamam. Anlatmaya bayıldığım kısmı bundan sonra başlıyor.. Koskoca bir şehir , Kadir'in Mersedes hayalini her şeyiyle sahiplenmiş durumda.. Kadir trafik ışıklarında duruyor, arabasını park ediyor, diğer arabalar trafikte ona yol veriyor, ona göre park ediyor. Bütün şehir o "Mersedes"in farkında! Kadir sopasını Mercedes servisine götürüyor, ustalar bütün ciddiyetleriyle arızaları anlatıyor, bir usta sopaya teyp takıyor, diğeri aynasını, armasını yeniliyor..
"Sıkı durun; trafik polisleri yanlış yere park ettiğinde ya da 'çok hızlı gittiğinde' Kadir'e ceza yazıyorlar, zamanı geldiğinde muayeneye gönderiyorlar! Bir koca şehir, Malatya, Kadir'in hikayesini onunla birlikte yaşıyor.
Bir 'deli'nin sopasına göre yaşayan şehirlerin, sopayla, sapanla, satırla birbirlerini kovalayan şehirlere dönüşmesini gördükçe bu hikaye çok hoş gelir insanın kulağına.. Anlarsınız umarım..”
"Fotodaki kişinin ismi Kadir , Mersedes Kadir. Akli dengesi yerinde değil ve bütün gün üstünde dolaştığı önünde Mercedes arması olan sopayı Mersedes'i zannederek yaşıyor.
"Buraya kadar tamam. Anlatmaya bayıldığım kısmı bundan sonra başlıyor.. Koskoca bir şehir , Kadir'in Mersedes hayalini her şeyiyle sahiplenmiş durumda.. Kadir trafik ışıklarında duruyor, arabasını park ediyor, diğer arabalar trafikte ona yol veriyor, ona göre park ediyor. Bütün şehir o "Mersedes"in farkında! Kadir sopasını Mercedes servisine götürüyor, ustalar bütün ciddiyetleriyle arızaları anlatıyor, bir usta sopaya teyp takıyor, diğeri aynasını, armasını yeniliyor..
"Sıkı durun; trafik polisleri yanlış yere park ettiğinde ya da 'çok hızlı gittiğinde' Kadir'e ceza yazıyorlar, zamanı geldiğinde muayeneye gönderiyorlar! Bir koca şehir, Malatya, Kadir'in hikayesini onunla birlikte yaşıyor.
Bir 'deli'nin sopasına göre yaşayan şehirlerin, sopayla, sapanla, satırla birbirlerini kovalayan şehirlere dönüşmesini gördükçe bu hikaye çok hoş gelir insanın kulağına.. Anlarsınız umarım..”
Bir alıntı bu. Kim yazmış bilmiyorum.
Foucault’nun tarihin bir yerinde kapattığı deliler, ne
de olsa bizde hâlâ kamusal alanda. Deliler, bir yöreye özgünlük, canlılık kazandıran insanlar.
Sanıyorum Diyanet Başkanının Mercedes krizi Mersedes
Kadir’in ‘ülke çapında deli’ mertebesine erişmesine vesile olacak bir
potansiyele sahip. Evet Mercedes Mehmet ile Mersedes Kadir arasında bir paralellik
kurulabilir. İşte size kelimenin gerçek anlamıyla bir ‘Paralel Yapı’. Dökülelim
bakalım…
İlk gösterge ‘Mersedes Kadir’ lakabı.
Lacan gibi söyleyeyim: ‘Maharet çıplak bir
kralı çıplak görmemizde değil ki, giyinikken bile onun da bizim gibi takım taklavatı olduğunu görmemizde.'
Batılı Mercedes ve
yerli Kadir... İki kutup var burada: Batılı ve yerli. Batı
medeniyetinin konfor, güvenlik, sükse ve köklülüğü temsil eden arabaların
kralı Mercedes’i ile Anadolu'nun Malatyalı bir sokak delisi olan Kadir'i. Hayır, yerlilik
egzotik olan değil, dışarıdan gelen diğerine ayrıksı duran da değil; bu terkip hem Kadir’den hem de Mercedes’ten farklı bir şey yaratıyor: artık “yerli” tam
da bu ikisinin tuhaf bileşiminde ortaya çıkarken kendisi (orijinal) olabiliyor. Sözcükler
pervasızca kullanılabilir, gerçekte bir araya gelmesi mümkün olmayan şeyler sözcüklerle
bir araya getirilebilir. Bu topraklarda insanlara takılan Batı menşeli lakaplar
Batı’dan geleni evcilleştirmeye yarıyor. Kimsenin böyle bir niyeti olduğunu
sanmıyorum ama lakaplar “yabancı” olanı benimsemek için kendiliğinden
laboratuvar işlevi görüyor. Sokak delilerinin tam da bu sebeple denek olarak
kullanıldıklarını düşünelim. Tutkudan, imrenmeye, tiye almaya, küçümsemeye kadar
birçok duygunun karmaşası Mercedes Kadir. Öyle ya neden ‘Anadol Kadir’ değil de
Mercedes Kadir?.. Unutmayalım bir “deli” kendisinin değil normal insanların
göstergesidir. Dikkat ettiniz mi, terkibi söküme uğratmak için yola çıkmışken, nihayetinde
kendimizi parçaları yeniden birleştirirken buluyoruz… Recaizade Mahmud Ekrem’in
Araba Sevdası’ndan, Adalet Ağaoğlu’nun Fikrimin İnce Gülü’ne ve Mercedes
Mehmet’e (Diyanet İşleri Başkanı) uzanan hikâyeyi bir araya getirmek… İlgili
yazıda söylendiği gibi, Malatya Kadir’in hikâyesini yaşamıyor, kendi hikâyesini
yaşıyor. Ve Kadir bir toplumun hikayesini vaat ederek vekaleten yaşıyor!..
Bir “deli”nin kendisinin değil normal insanların göstergesi olmasını
biraz açayım. Deliliği fantezilerimizin çığırından çıkmış hali olarak
tanımlasam çok mu ileri gitmiş olurum? Hem çığırından çıkmış hem de
gerçekleşmiş. Hangisi daha baskın? Gerçekleştiğine delinin kendisi inanıyor,
ama biz gerçekleşme olarak sadece deliliği görüyoruz. Mercedes Kadir’in bacaklarının arasında taşıdığı yontulmuş kavak
ağacını Mercedes sanması için Malatyalıların desteğine ihtiyacı yok. O buna
inanmış zaten. Hoş Malatyalılar da onu bu rüyasından uyandırmamak için “oyun”u
sürdürmüyorlar. Onlar kendi oyunlarını oynuyorlar. Bu oyun sadece Kadir’le
değil, hatta daha çok kendi aralarında kurdukları bir iletişim biçimi. Kadir’e de Mercedesli birine
gösterdikleri saygının aynısı gösteriyorlar, nezaketle eğlenceyi takas
ediyorlar (aslında gösterdikleri nezaket de eğlencenin bir parçası, bu nezaketi
oyunun bozulmamasına gösterilen ihtimam olarak ele almak gerekir), herkes
Kadir’i merkez alarak yaşamına bir renk katıyor.
Nasıl bir eğlence? Kavak ağacını Mercedes sanan biriyle başlayan ve her türlü saçma sapanlığı içinde barındıran ucu açık bir eğlence değil bu. Bir sınırı var. Daha doğrusu bir kurgusu. Kadir’i de içine alan gizli bir sağduyunun yol gösterdiği bu kurgu hakkında biraz daha konuşmalıyız. Yalnız bu sağduyunun geçerlilik kazanabilmesi için kimsenin Kadir’in bacakları arasında taşıdığı kavak ağacını Mercedes sanmasına halel vermemesi gerekiyor. Deliliğin bu kurucu öğesine herkesin saygı göstermesi şart. Oyun ancak böylelikle rasyonel biçimde devam edebiliyor. Asıl burada sormak gerekir: Neden delilik birden rasyonel bir karaktere bürünüyor? Mesela Ekşi Sözlük’te Mercedes Kadir başlığıyla açılan sayfaya girilen bir entry şöyle:
Nasıl bir eğlence? Kavak ağacını Mercedes sanan biriyle başlayan ve her türlü saçma sapanlığı içinde barındıran ucu açık bir eğlence değil bu. Bir sınırı var. Daha doğrusu bir kurgusu. Kadir’i de içine alan gizli bir sağduyunun yol gösterdiği bu kurgu hakkında biraz daha konuşmalıyız. Yalnız bu sağduyunun geçerlilik kazanabilmesi için kimsenin Kadir’in bacakları arasında taşıdığı kavak ağacını Mercedes sanmasına halel vermemesi gerekiyor. Deliliğin bu kurucu öğesine herkesin saygı göstermesi şart. Oyun ancak böylelikle rasyonel biçimde devam edebiliyor. Asıl burada sormak gerekir: Neden delilik birden rasyonel bir karaktere bürünüyor? Mesela Ekşi Sözlük’te Mercedes Kadir başlığıyla açılan sayfaya girilen bir entry şöyle:
“bir gün mersedes kadir arabası(sopası)
arızalandı diye sanayiye gider. usta arızasını söyler ve 3 gün sonra gelip
alabileceğini belirtir. tabi mersedes kadir 3 gün sonra gelir usta daha işinin
bitmediğini yarın gelmesini söyler. mersedes kadir bu şekilde 2 hafta boyunca gider
gelir. bir gün yine gider sanayiye ama usta işinin daha bitmediğini söyler tabi
mersedes kadir sinirlenir artık ve şunu söyler yeter artık yap şu arabayı 2
haftadır eve yürüyerek gidip geliyorum :)” (#51650872 25.05.2015 22:01acisiz ve derinden)
Bu olayda
Kadir’in Mersedes’i sahici yerine konunca geri kalan her şey de otomatikman
rasyonelleşiyor. Mercedes kavak ağacı kılığına girince arızalanması ve servise
götürülmesi de son derece normal, tamiri geciktiği için Kadir’in sinirlenmesi
ve iki haftadır evine yürüyerek gidip geldiğini söylemesi de. Tamirci elindeki
kavak ağacı üzerinden böyle bir absürd konuşmayı yaparken Kadir’in deliliğine
sadakatle bağlı kalıyor, sonrası kendi mesleğinin kapsamı içinde yapılabilecek
diyalogların normal akışında devam ediyor. Eğlence de burada zaten; Kadir ise kendi
deliliğinden sapmadan tamircinin mesleki prosedürüne sadık kalıyor. Soruyu da
tam burada sormamız gerekiyor: Kadir deliliğini neden devam ettirmiyor (neden
sapmıyor)? Mesela şöyle: gerçek Mercedes’te olması gereken tüm malzeme
yoksunluğunu bir arıza olarak düşünüp aynısını kendi kavak ağacına da istese,
bu olmayınca tamirciyle kavga etse… Elbette bunu yapacak deliler de vardır. Ama bu bir "doğal seçilim". Sokak delileri
aslında “seçilmiş” deliler. Mercedes Kadir, sokak delisi olduğu için, kendi
deliliğine sokağı ortak edebildiği için sokakta barınabiliyor. Biliyoruz ki birçok
deli türü var ve her deli sokakta barınamaz. Kadir’in bacağının arasında
taşıdığı kavak ağacını Mercedes sanması bir delilik ama, arabaların en iyisinin
Mercedes olduğunu bilmesi son derece rasyonel! Toplumun imrenme duygusuyla
benzeşiyor. Kavak ağacıyla sapıtıyor, Mercedes’le aklını kazanıyor. Kadir’in
deliliğini sınırlayan, daha ileri gitmesine izin vermeyen toplum aslında. Çünkü deliliğin asıl kurucu ögesi görünmüyor; kavak ağacını Mercedes sanmak bir türev... deliliğin asıl kurucu ögesi Mercedes'i bir arzu nesnesi, bir fetiş nesnesi haline getirmek.
Ya
kendinin de kavak ağacı olduğunu sansaydı.
Evet böyle
bir delilik türü de var. Ama bu delilik patolojik değil. Çünkü bu delilik
toplumu yönetme biçimi! Mesela kendini önemli sandığı için altına Mercedes
çekilen ya da altına Mercedes çekildiği için kendini önemli sanan deli. Daha
ötesi paranoyak olduğu için değil, altına zırhlı Mercedes çekildiği için
paranoyak olan bir Mercedes Mehmet…
https://www.facebook.com/filozofcahil/posts/1604350926513487
YanıtlaSilKaynak bir sanal sayfada kendini "CAHİL FİLOZOF" olarak tanımlayan kişi.
Yazın yine güzel, olaylara, durumlara, kavramlara bakış açın yine ufuk açıcı. Sağ ol arkadaş.
Teşekkür ederim AYKIZ :)
YanıtlaSil