Bu yaz sahilde malûm giysileriyle gelin ve damatlar görüyorum
ve yanlarında fotoğrafçılar.
Güneş burun ucunun üzerinde bulutun içinde kayboldu. Akşam oluyor, gümrah bir fışkırmayla tepeye doğru yayılan pembe ışık hâlâ güçlü; evet oraya bakarsam gözlerim kamaşıyor…
Güneş burun ucunun üzerinde bulutun içinde kayboldu. Akşam oluyor, gümrah bir fışkırmayla tepeye doğru yayılan pembe ışık hâlâ güçlü; evet oraya bakarsam gözlerim kamaşıyor…
Gelin ve damat denizin içindeler. Fotoğrafçılar da öyle. İki kişiler ve ellerinde zumlu fotoğraf makineleri. Erkek olan bağırıyor:
“Yaklaş Damat bey, yaklaş!..”
Damat geline doğru yaklaşıyor ve su sıçratıyor.
Sudan çıktılar şimdi. Gelin dalganın erişebildiği yerde
emekleme pozisyonunda; ve kadın fotoğrafçı onun karşısında iyice çömelmiş fotoğrafını
çekiyor. Gelin ve damat olmak birkaç saatlik bir durum. Bir oluş. Gelecekte hatırlamak için hafızaya yapılan yatırım. Bu birkaç saat kendi içinde çeşitli departmanlara ayrılmış; kuaföre/berbere gitmek, elbiseleri giymek, arabayı süslemek, konvoy halinde önünde arkasında 'Evleniyoruz mutluyuz' yazılı arabayla gezintiye çıkmak, korna çalmak vb. ve al işte bir yenisi: Gelin ve damadı deniz kıyısına götürmek ve orada fotoğraflarını çekmek. Ciddi ciddi bir iş.
Gelin yüzüstü yattı, sonra yan yattı. Buradan tam göremiyorum
ama herhalde envai çeşit yatıyor.. Erkek fotoğrafçı geliyor gelinin yüzüne yakın temas sağlıyor, şöyle
dur falan dercesine… Allah allah bir fotoğrafçı kadın daha çıktı, sırt çantalı
(4x4 arazi fotoğrafçısı Cevat Kelle’nin dişi versiyonu)... Kadın
bedeni yatınca uykuyu ya da yorgunluğu telkin etmez, kadınların yatma eylemi her iki hale
de bağışık. Gördüğüm bütün kadınların yatışının fotoğrafik olduğunu
söyleyebilirim. Bu konu şöyle şuracıkta dursun.
Damat nerede lan?.. Islanmıştı, üstünü mü değiştirmeye
gitti?.. Dur tepeden aşağı siyahlar içinde biri iniyor, oraya doğru yürüyor,
belki de damattır…
Gelin tekrar denizde, gelinliğini yıkıyor, kumlarını
temizliyor. Zor. Nasıl arıtacak, bütün gözeneklere girmiştir kum…
Atçı Süleyman beyaz iki atıyla orada. Belki ata da binmişlerdir.
Daha önce görmüştüm. Gelenekle, yeni konseptin bir kavuşması bu. Ama atlar
fotoğrafın dekoratif bir öğesi de olabilir tabi.
Evet siyahlı damatmış. Damat ve gelin ortada, kadın ve erkek
fotoğrafçı iki başta kol kola fotoğraf
çektiriyorlar. 4x4 Sırt Çantalı Kadın çekiyor: Final fotoğrafı…
Ve ben kitabıma dönüyorum, Zizek’in ‘Hiçten Az’ına. Sayfa 527:
‘Kadın erkeğin semptomudur.’ Aşinayım bu söze. Bir alıntı bu.
İlk duyulduğunda kafa karıştıran ama ‘Aslında kadın yoktur.’ ve ‘Cinsel ilişki
yoktur.’ üçlemesiyle akla getirilmesi gereken Lacan’ın baba sözlerinden biri…
Ve bir dipnot:
“Don Juan’ın bir kadın fantezisi olduğunu iddia eden Lacan…”
İlginç bu…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder