Uzmanlar bilimsel
 veriler ışığında; kalenin genişliği, topun kaleye uzaklığı, kalecinin topa 
uzanma hızı ile üzerine gelen topun hızı gibi etmenleri göz önüne alarak, 
kurtarılan penaltı yerine kaçırılan penaltı tabirini daha doğru buluyorlar. Bu bilgi 
kesin kabul edildikçe kalecinin penaltı anındaki endişesi hafifledi, 
penaltı atıcısının endişesi ağırlaştı. Kalecinin topu kurtarınca kahraman olma ihtimali penaltı atıcısının gol atınca kahraman olma ihtimalinden daha güçlü. Özellikle maç sonucunu 
belirleyecek atışlarda…
Geçen
 hafta Sevilla maçının uzatma dakikasında penaltı kaçıran Messi'nin dün 
oynanan Mallorca maçında penaltıyı atmaya hazırlanırken yaşadığı duygu endişeden daha 
ağırdı. 
Bir
 müsabakada sadece rakiplerin mücadelesini izlemeyiz, onların 
mimiklerini, jestlerini, coşkularını, hırslarını, hayal kırıklıklarını, 
öfkelerini, sevinçlerini, kıskançlıklarını, madara duruma düşmelerini 
(bu durumda hep tükürürler), utançlarını vb de izleriz. Hatta 
izlediğimiz daha çok bu duygudurumlarıdır. Açık ve savunmasızdırlar. 
İşinde profesyonel kameramanlar zum yapar bize o anları gösterirler. 
Messi gol atar sevinir; ama kamera, takım arkadaşı kaleci Victor 
Valdes’e de yönlenir çünkü o bir başka sevinir. Peter Handke Kalecinin 
Penaltı Anındaki Endişesi romanının kahramanı Bloch’a “İnsanın gözünü 
forvetlerden ve toptan çevirip kaleciyi izlemesi çok zordur, kendini 
toptan söküp alması gerekir, doğal olmayan bir şeydir bu” dedirtir. Ama 
artık hemen yapılan kurgular sayesinde topun uzağındaki kalecileri de 
izleyebiliyoruz. Çünkü maçlar futbolcuların özel hayatlarının devamı 
gibi izleniyor, hayatlarının bir çeşit aleniyete dönüşmesi gibi… O kadar
 çok spor yayını var ki, hayatlar ve sözler o kadar göz önündeymiş gibi 
kurgulanıyor ki.. maçlar dizi film gibi. 
Meselâ Youtube’da ‘Messi Miss Penalty and MourinhoWatch on TV’ adında bir video…
Ama
 benim   Messi’ye özel bir sempatim var. Onu gelmiş geçmiş diğer bütün 
futbolculardan ayırıyorum. Ronaldo mu Messi mi tartışmasını dizi film 
gibi maç izleyenlere bırakıyorum... Söylemek istediğimi sona sakladım:
Penaltı atışı belki de Messi'ye göre değil. Gol kralı olmak için repertuvarlarına ille penaltı atışlarını da katan Ronaldo gibi forvet oyuncularına göre.
Penaltı atışı belki de Messi'ye göre değil. Gol kralı olmak için repertuvarlarına ille penaltı atışlarını da katan Ronaldo gibi forvet oyuncularına göre.
Messi
 irticalen futbol oynayan birisi. Çok hızlı düşünüyor. Sadece rakip 
takımın oyuncularını değil maalesef kendisine “ayak” uyduramayan takım 
arkadaşlarını da bitiriyor (Ronaldinho, İbrahimoviç bu yüzden gittiler).
 Top ayağına geldiği anda seyirciyle irtibatını koparıyor, kamerayı, 
kendi imgesini unutuyor; kendisinin tabiriyle güdüsel oynuyor. Top 
Messi’nin ayağına adeta yapışık, topun şut haline ne zaman geleceği 
belli değil, bedeni bu belirtiyi hiçbir zaman ele vermiyor. Bu yüzden 
Messi’nin gollerinde kaleciler sadece üzülmezler, gülünç duruma da 
düşerler (mesela dünyanın en iyi kalecilerinden Iker Casillas’ın ağzı 
Messi’den her gol yiyişinde yamulur). 
Ama
 top penaltı noktasındayken Messi’nin karakterine uymayan bir terslik  oluyor. Top ayağındayken çok hızlı düşünen, çok hızlı karar verip 
değiştiren Messi; top, kaleci ve diğer futbolcular stabilken 
yeteneklerinin sadece birini kullanabileceği atıl bir boyuta geçiyor. 
İrticalen oynamaya alışık Messi, normalde seyirci ve kamera baskısını 
hiç hissetmezken, penaltı atışı sırasında ceza sahasıyla agorafobik bir 
ilişki yaşıyor. Sundance Kid gibi. Yerdeki meteliği nişan alıp vuramayan Kid,  silahını kılıfından çıkarıp tetiğe basınca bunu bir rakip karşısındaymışçasına kombine bir hareket halinde yapıyor ve hedefi vuruyor. (Butch Cassidy and Sundance Kid filminde) 
Barcelona
 teknik direktörü Guardiola’nın penaltıyı yine Messi’ye kullandırma 
ısrarı futbolcunun kendine güvenini kaybetmemesiyle ilgili olabilir. Ama
 ya bunu da atamasaydı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder