Bir şeyi saçma olduğunu bile bile yapmak, saçma olduğunu bilmeden yapmaktan daha az saçma değil elbette. Acaba posterden kral, gerçek kraldan daha az mı kral? Bak şimdi: Acaba gerçek kral, posterden kraldan daha çok mu kral? Sevdim bu oyunu.
Birincisi mimik ve jestte sapmaya açıktır, lakaytlık bir şekilde gösterilebilir. Mesela kravat takmayı absürt bulan lise öğrencilerinin gömleklerinin üst düğmelerini açarak kravatlarını boyunlarından aşağı sarkıtmaları… Ama absürtlük tam da bu türev davranışın yarattığı bir durum olur. Kravat takmayı sürdürmek ancak bu lakaytlıkla mümkün hale gelir; çünkü gösterilen kravat değil, disiplinden hafifçe sapmayı gösteren gevşek bağlanmış kravattır. Ama sırf bu yüzden “gevşek” bir öğrencinin okul müdürüyle konuşurken bu gevşekliğini gidermesi için elini yeniden kravata götürmesi de fazladan bir disiplin davranışı haline gelir. Kronikleşmiş bir protesto mu var bunun içinde?.. Hayır, absürtlük bu kravat kuralının hep beraber bu biçimiyle içinde yer almakla herkesi protestodan da korur, ahmakça ama böyle. Absürt ritüel haline gelir…
Birincisi mimik ve jestte sapmaya açıktır, lakaytlık bir şekilde gösterilebilir. Mesela kravat takmayı absürt bulan lise öğrencilerinin gömleklerinin üst düğmelerini açarak kravatlarını boyunlarından aşağı sarkıtmaları… Ama absürtlük tam da bu türev davranışın yarattığı bir durum olur. Kravat takmayı sürdürmek ancak bu lakaytlıkla mümkün hale gelir; çünkü gösterilen kravat değil, disiplinden hafifçe sapmayı gösteren gevşek bağlanmış kravattır. Ama sırf bu yüzden “gevşek” bir öğrencinin okul müdürüyle konuşurken bu gevşekliğini gidermesi için elini yeniden kravata götürmesi de fazladan bir disiplin davranışı haline gelir. Kronikleşmiş bir protesto mu var bunun içinde?.. Hayır, absürtlük bu kravat kuralının hep beraber bu biçimiyle içinde yer almakla herkesi protestodan da korur, ahmakça ama böyle. Absürt ritüel haline gelir…
Bize saçma geliyor tabi, bir
posterin içinden uzanan müvekkil bir kolla tokalaşmak ve bunun krala biat kabul
edilmesi… Bu bir gelenek olamaz… Fotoğraf makinesini Suudiler icat etmedi, posteri de… Biat geleneği
teknolojiyle başlamaz zaten… Veya teknolojinin kullanılmasıyla başka bir şey
olmaz. Teknoloji burada biat edenleri yaygınlaştırıyor ve biat edip
etmediklerini denetlenebilir bir yordama
da sokuyor. Ama başka bir şey daha oluyor, yeni kralı bir görüntü olarak da
yaygınlaştırıyor ve yenisi artık kral benim diyor… tebaayı kendi huzurunda biat
etmekten, lokal ve imgesel itaate
geçişle aşırı absürt bir durumun içine sokuyor… Absürt mü gerçekten?
Evet absürt… Ama acaba bu durum bize absürt görünürken sıradan bir Suudi
vatandaşına neden normal geliyor?.. Acaba biz kendi absürt durumumuzu
biraz daha tahammül edilebilir kılmak, veya halimize şükretmek ve normalize etmek için bu Suudi absürtlüğüne mi ihtiyaç
duyuyoruz?.. Biraz kendimizi toparlayalım
ve durumu yeni kralın bir yeniliği gibi görmeye çalışalım. Empati kurmaktan söz
etmiyorum. Empati nihayetinde bir hoşgörü, bir bağışlama, hiç değilse bir kabullenme
gayesi güder. Ama aklımızda tutalım ki, empati kurmaya diğeri karşısında
kendimize ayar vermek için başvurmayız. Aksine diğerine ayar vermek için empati
kurarız, çünkü empatinin gösterilebilir kısmı anlamak değil, bağışlamaktır
(yani üst perdeden ulufe dağıtıyormuş gibi “bağışlama”). Evet bu Suudi durumun
absürtlüğüne zerrece halel getirmek istemiyorum. Aksine absürtlüğü elimden
geldiğince öne çıkaracağım…
Mao “Emperyalizm kâğıttan
kaplandır.” demişti vaktiyle. Bu sözüyle Mao Çinlilerin kaplan korkusunu zayıflatmış
olmuyordu; diyordu ki, kaplan sandığınız aslında kâğıttır. Eh kâğıttan da
korkulmaz yani. Oysa ki emperyalizm kâğıt formunda da olabildiği için güçlüdür
asıl, üstelik günümüzde maddi formdan dijital forma geçti. Mao’nun sözünü
güncellersek: ‘Emperyalizm dijital kaplandır.’ Emperyalizmden korkmamak ayrı
bir şey, dijitalinden korkmamak ayrı bir şey… Bu söz Suudi Arabistan’da vücut
buldu. Ama metaforun vücut bulması değil bu. Metaforun kendisini fark edenleri
de metafor haline getiren bir vücut bu. Evet kâğıttan kral. Bir gerçek kral
var, bir de ülkenin muhtelif yerlerine dağılmış kralın kâğıttan kopyaları…
İnsanlar kuyruğa girip biat ettiklerini bu kopya kralla tokalaşarak
gösteriyorlar. Bir icat bu! Ortadoğu’dan mucit çıkmaz lafını bir kez daha düşünmekte
yarar var. Kopya kralın ileri uzanmış kolunun içinden bir gerçek kol uzanması.
Buna benzer kamera şakaları oldu, tamam patent hakkında biraz tereddüde
düşebiliriz ama, kamera şakalarında şaka ancak kurbanın dehşete kapılmasıyla gerçekleşebilirken, burada şakaya da vurulabilen bir törensilik hâkim… Ortada
kral yok, ama sizin biat edişinizi kutlayan gerçek eller var. Dikkat edelim hem
biat ediyorsunuz hem de biat edişiniz kutlanıyor; eşzamanlılık!.. İşte biat
denilen şey, tam da bu absürt duruma uymak değil midir?.. Kral kendini karton formuna
sokarken, aslında kendisiyle tokalaşan insanları da karton formuna sokmuş oluyor.
Gelelim Ortadoğu’nun kuzeyine.
Bir yarı kral var. Tam kral olmak istiyor. Ve bu kral hırsız. Hırsızlar kralı
değil, kral olduğu için hırsız. Ve itibar görüyor. Hırsız kral olduğu için…
Absürt!.. Son derece absürt!.. İroni gülünç olmamalı sadece, utanç da vermeli… Hatta
daha çok utanç…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder