Nasıl olduysa konuşmalarına kulak verdim.
İkinci sınıfa giden Bora, birinci sınıfa giden Sude’ye:
“ ‘Gevşek’ desene,” diyor.
Sude birazcık; hayatında ilk kez avokado tadacak birinin tereddüdü kadar birazcık duraksıyor.
“Gevşek.” Yüzünde tatlı, başına gelecek komikliğe razı peşin bir gülümseme.
Bora, karşısındaki bu tatlı kıza bakıyor, bakıyor, diliyle dudağını ıslatıyor ve:
“Espriyi unuttum.” diyor.
Arkamı dönüyorum:
“Espri bu Bora,” diyorum ve katıla katıla gülüyorum.
Onlar benim gülmemi yanlış anlıyorlar, sanıyorlar ki, ‘gevşek’ kelimesinin ardından söylenecek kafiyeli tekerlemeyi ben biliyorum. Bilmiyorum.
Öğrencilerle aramda bir gülme hiyerarşisi var. Ya onlar bana gülüyorlar, ya da ben onlara. Nadiren hep beraber gülüyoruz. Galiba pedagojik bir tuhaflığın içindeyim hep.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder