Batı’da karnavalların bugünkü kutlanışı tarihsel köklerine yabancı. İnsanlar eğleniyor. Eğlencede maske önemli. Başka bir kılığa girmek, kendinden uzaklaşmak. Çünkü arzular ancak “başka” biri olunca özgürleşiyor... (Maskeye başka biri olmaya duyulan arzunun emaresi de diyebiliriz.)
Tarihsel köklerine yabancı dedim ama belki hâlâ şöyle bir bağ sürüyor: Karnaval bir şeyin kutlanması değil, perhize girmeden önceki son çılgınlık; bunu ölüm öncesi dünyaya veda partisi gibi de düşünebiliriz. Karnaval sözcüğünün etimolojisinden destek alıyorum burada, carna vale ‘hoşça kal et’ anlamına geliyor. Özellikle Almanya’nın Ren bölgesinde kutlanan Fasching de köken olarak vaschang sözcüğünden geliyor ve anlamı oruçtan önce konan ‘son içki’ imiş. Hem veda ediyor hem de parti yapıyorsanız, eğlencenin rengi değişiyor. Çünkü iki sözcüğün yan yana gelmesi oksimoron. Veda partisi özlemi yok etmeyi de amaçlıyor böylelikle. Bu yüzden dibine kadar eğlence. Alkol komasına girenlerin çokluğunu buna bağlayabiliriz. Tabi bilinçdışı bir bağ bu. Ama bir şey var (aslında birçok şey) Batı’da insanlar eğleniyor; sarhoş oluyor, çakırkeyif oluyor, patavatsız oluyor, dans ediyor, flört ediyor, sevişiyor ve ipin ucunu kaçıranların bir kısmı da ölüyor.
Bizde Nevruz hâlâ tarihsel köklerinden kurtulamamış. Oysa bir âdet tarihsel köklerinden kurtulduğunda (eski tabir daha güzel: ‘azade olduğunda’), eğlenceye dönüştüğünde gelenekselleşebilir ancak… Biri mesaj yolluyor, biri okuyor, bir yığın insan da bir araya geliyor ve herkes diğerine bayağı da kalabalıkmışız biz yahu diyor; birileri ateş yakıyor, vali, belediye başkanı ve garnizon komutanı kombinasyonundan oluşan zadegân ateşin üzerinden atlıyor… Hiç değilse ateşin üzerinden atlarken dötünüz yansın da eğlence olsun bari. O da yok!.. Alevler henüz yükselmişken odunların çeperinden teğet geçiyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder