Yazıları okurken en aşağıda D. Shostakovich'in Waltz No. 2'sine tıklayın, yazıyı sevmeseniz de zamanınız boşa gitmemiş olur...
UZLAŞI
Öfkeli kişinin patlama noktasına
varmadan bunun sonuçlarını son kez kendine hatırlattığı bir an vardır, bu bir
korku da yaratır ve insanın yüzünde tuhaf bir gülümseme oluşur. Simgesel bir gülümseme,
uzlaşma daveti.
YAZI
Yazının yazma eylemine yapışık gizli
amacı: Yazanı olumlamak. Yazar otobiyografik anlatımda kendi iğrençliğinden de
söz etse, amaç bunu yazıyla güzel ifade etmek olduğu için yazı, yazar olan ‘ideal
ben’in hizmetindedir hep. Yazıda kendini aşağılama ancak kötü yazmakla olur.
GÜÇ
Güçlü olmanın bir içeriği yoktur.
Aslolan güçlü görünmektir.
SAHTE ERDEM
Doktorun et yemeyi yasakladığı hastanın
perhizi erdeme dönüştürüp kendini vejeteryan ilân etmesi.
YALAN
Yalana kasten inanmak da bir yalan
sayılabilir mi?
TAŞRA AŞKI
Dışarıdan gelen yabancı kıza âşık olan
taşra erkeklerinin cesaretlerini toplayıp aşklarını ilân ettikleri an… Sonuç
genellikle hüsrandır. Ama bu an birçok tanığın önünde gerçekleştiği için ya da
birçok insan eninde sonunda bundan haberdar olduğu için hüsran madaralıkla eş anlam kazanır.
Hüsran kendi başına trajikken, madara olmak başkasının komik bulduğu durumun
içinde daha da trajiktir. Ve bu ilânı aşk anı tam da bu yüzden aşktan kurtulma
anıdır aslında. Sonradan gerçekten komikliğe evrilir. Âşık bu komik anının
birinci elden sahibi olur: 'Bakın size bişey anlatayım...'
KÖTÜ LİDER
Kötü lider, maiyetindeki birinin can alıcı
bir doğruyu keşfetmesinden gocunur. Sırf bu doğruyu kendi keşfetmediği için
otoritesini kullanarak doğrunun aksi yönde davranır. Hitler’in ve Stalin’in
kaprisleri yüzünden verilen zayiat, savaşın “normal” seyrinde meydana gelen
zayiattan hiç de az değildi.
DÜRÜSTLÜK
Japonların dürüstlüğünü, normatifliğini,
sorumlu oluşlarını önceleyen şey sosyal itaatkârlıkları… onlarda dürüstlük
içsel bir tereddüdün ürünü değil, motor bir davranış…
EN İYİ ŞEY
Ve çocukluğumdan beri en iyi
yapabildiğim şeyi yapıyorum: Uzakta bir yere bakmak…
KALABALIĞIN İNANDIRICILIĞI
Boşanmak istemeyenin diğerine ‘Ama
sevgilim düğünümüz çok kalabalık olmuştu.’ demesi.
KARŞILAŞMA
Güzel bir kadınla karşılaşınca ben
göremiyorum ama kendi yüzümde de güzel şeyler oluyor.
EDİMSÖZ
Sözcükler bizim yerimize tavır alır.
Mesela ‘müstehcen’ sözcüğü sadece çıplaklığı anlatmaz, çıplaklığı kınar da. Sözcüğü
kendi üzerine bükmek, ona eziyet etmek gerekir. Bizim dışımızda eylem
inisiyatifi olan sözcükleri kölemiz yapmak… Düşünmek tam da böyle bir şeydir…
MİLİTAN İNANÇ
Tanrı, varlığını ispatlamak için delil
toplayan kullarına bir tür minnet duyuyor ve onları cennetle mükâfatlandırıyor.
Saadet zinciri!.. Tanrı'nın varlığını tartışmıyorum, böyle bir iş bölümünü saçma buluyorum.
BEĞEN TUŞU
Facebbok’un “beğen” tuşu sosyal bir ilişki
yarattığı için değil, herkese bu tuş sayesinde birer editör, birer bilirkişi payesi verdiği için ilginç (üşenmedim yan cümleyi bir daha kurdum: herkese sosyal ilişkilerini kontrol etme yetkisi verdiği için ilginç)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder