Dorothea Lange
İSA’NIN GÜCÜ
Aranızda hanginiz günahsızsa ona taşı
ilk o atsın (Yuhanna 7/8), sözündeki kilit sözcük ‘günahsız’ değil, ‘aranızda’dır.
Söz konusu zina olunca herkes Magdalena’ya karşı kendini ‘günahsız’
hissedebilir. Taş atan kalabalık, günahsızlıklarından kuşku duydukları için değil kendi aralarında en günahsız olanı belirleyemeyecekleri için duraksarlar. Taşlayanların arasında kendini günahsız hissedip öne fırlamak diğerlerini küçük düşürür. Söz gücünü tecritten alıyor; meşhur bilmecede idam mahkûmunun kadın cellatlara söylediği aranızda hanginiz en çirkinse beni o öldürsün sözüne ilham veren kaynak da bu.Geniş düşünelim, İsa'nın insanlar üzerinde etkisi vicdani bir hesaplaşmadan çok diğerleriyle kıyaslanmanın çekincesiydi. Bu yüzdendir ki linç icat edildi.
REFLEKS BİR DUYGU: YARANMA
Korkuyu azıcık yaşasalar böyle
olmayacak. Hayır, korkudan değil bu! Korkuya içlerinde nefes alacak bir imkân tanımıyorlar, hiç müsamaha göstermiyorlar, hemen terbiye ediyorlar onu:
Yaranmayla. Yaranma bedene öyle bir refleksle bağlı ki… dengesini kaybedip
düşen bir jimnastikçinin durumu kurtarmak için takla atmasına benziyor… Korku iyidir, seveceğimiz sevmeyeceğimiz
varlıkları ayırırken bize refakat eder.
BEĞENİ HİYERARŞİSİ
İnsanlar sosyal medyada beğen tuşunu neden en çok
kişi fotoğraflarında tıklarlar? Sadece narsisizmi göstermiyor bu (bütün suçu narsisizme
atmayalım babından diyorum, çünkü narsisizm çok da özerk değil); diğerkâmlığı da peşinden sürüklüyor. Yalnız dikkat edelim Marcel Mauss’un armağan
kavramı burada tersine işliyor: Fotoğrafını yayınlayan kendini armağan olarak
sunmuş olmuyor, armağan beğenide bulunana ait; beğenen borç veriyor, ya da borcunu ödüyor. Bu
borç alacak ilişkisi kendiliğinden bir beğeni cemaati yaratıyor. Bir de kendini
bu beğeni cemaatinin tepesinde görenler var. Onların “arkadaş”lıkları başlı başına lütuf sanki. Hey, kendinize gelin en tepede Mark Zuckenberg var.
GİZEM
Gizem anlamak istediğimiz şey için bir
ipucu olabilir; ama gizem bizim sevdiğimiz bir duygu olursa, bakış sadece
gizemi muhafaza eder. Sosyolojik bir olayı esrarlı hale getirmekle, ondaki
tuhaflıktan yola çıkmak arasındaki fark? (Howard S. Becker Hariciler’de (s.228)
hissetmiş bunu.)
UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞI
Bağımlılık hazla başlamaz. Daha sonra acıyla
başlar. Uyuşturucu; uyuşturucu yoksunluğunun semptomlarını gideren ilâç haline
geldiğinde. Uzmanlar bunu çoktan tespit etmişlerdir. Benim
tesellim oksimoron ifade tarzım.
ŞÜKRAN DUASI
Yetiştirme yurdunda yemek (lapa) ne
kadar az olursa şükran duası o kadar uzun sürermiş. (C. Dickens’ın Oliwer Twist’ını
okurken)
MUTLULUK
Kitap okurken uykumun geldiği dakikalar,
hadi bir sayfa, bir sayfa daha diyerek uykuya direnmem ve nihayetinde yorganın
içine doğru kayışım. Biraz önce kitap okurken sırtımı dayadığım kitaplıktan
gelen duvar soğuğunun katılaştırdığı omuzlarımın yorganın içinde çözülüşü,
kımıldanışlarıma sıcak ürpertilerle cevap verişi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder