Bakanların açıklanmasında sıralama
ayrıntısına arkadaşım Kahraman Yıldız dikkat
çekti. Ben de yazıyorum.
Geçen yıl ilkokul 4. sınıfta okuttuğum İnsan Hakları ve
Demokrasi dersi benim açımdan tuhaflıklarla dolu geçmişti. Orta Asya’nın ve
Ortadoğu’nun kıssadan hisseleriyle evrensel hukuk ilkelerini çocuklarla karara
bağlıyorduk. Anladınız mı çocuklar, anladık. Bu kadar basit. Kazanımlardan
biri, ‘Çocuk adaletle eşitlik arasındaki farkı kavrar.’dı. Vay! Adaletle
eşitlik arasında fark… belagat değeri çok yüksek bir laf. Eş anlamlı, ya da art
arda kullanılan benzer anlamlı sözcükler arasına nifak soktunuz mu kafanızın
çalıştığını bile hissediyorsunuz. Laf kendi içinde sanki yeni bir dünya düzeni
vaat ediyor. Şöyle yazıyordu kitapta (mealen aktarıyorum):
‘Eşitlikle adalet arasında bir seçim yapmak gerektiğinde çocuk adaletin daha önemli olduğunu kavramalı.’
Acaba kitabı yazan kavramış mı?
Kafası Doğu Batı ikilemiyle çalışan zihniyetin meramına yardımcı
olayım: Eşitlik Batılı, adalet Doğuludur. Tashih ediyorum: Birincisi doğru,
ikincisi yanlış.
İki kavram da tarihsel tabiiyetleriyle birbirinden farklı. Farkı
eğer somut süreçte yakalayamazsanız, fark totolojiye dönüşür. Eşitlik adalet
kavramına göre çok daha yeni. Malum Fransız Devrimi’nin sloganı. Adalet ise çok
daha eski, ilk yazılı kaynaklarda görüyoruz. Tabi bir kavram ne kadar eskiyse o
kadar çok gerçekleşmiş olmuyor. Aksine gerçekleşmediği için o kadar sık
kullanılıyor. Arayı bulmak için şöyle diyebiliriz: Henüz gerçekleşmese de
adalet de eşitlik de insanın ideallerinden. Ama söze döktünüz mü her iki
kavram da bir toplumsal huzursuzluğu dışa vuruyor demektir. Bu yüzden monarşik
yönetimlerde adaleti dağıtan biri gerekir. Yani adalet herkesin uyduğu bir
sistem değil, tepede olanın ulufe gibi dağıttığı bir şey anlamına gelir. Kral,
padişah, halife vb tepede oturacak adaleti dağıtacak. Adil kral, adil padişah,
adil halife… adalet padişahla reaya arasında değil, reayayla yine reaya
arasında gerçekleşen bir düzeyi olacak. Hem de padişah sayesinde. Oksimorona dikkat!
Varoluşunda adalet olmadığı halde adil sıfatı hep elitin adının önüne
getiriliyor. İnsanlık uzun süre bu yanılsamayla yaşadı (ne olacak homo erectus
da bir taş baltayla iki milyon yıl yaşadı). Mesela Hz Ömer devesine kölesini
bindirerek adaleti gerçekleştirirdi. Oysa sorun adil davranmak değil, verili
olanın adaletsizliğini sorgulamak. Bu örnek Ortadoğu zihniyetinin adalet
kavramına emsal olduğu için buradan devam edeyim isterseniz. Birinci
adaletsizlik, devenin sahibinin Hz Ömer olması. İkinci adaletsizlik birinin
köle, diğerinin efendi olması. Üçüncü adaletsizlik Hz Ömer adını bilmemize
rağmen kölenin adını bilmememiz (daha doğrusu bir adının olmaması). Dördüncü
adaletsizlik, adil davranma erdeminin sadece Hz Ömer’e ait olması. Uzattım,
sonuncuya geliyorum: bu adalet furyasında deveye hiç adalet düşmemesi… Eşitlik, işte bu adalet dağıtım şebekesine darbeyi indirerek kavramı yerli yerine
oturtuyor. Eşitlik ve adalet bir bütün haline geliyor. Geliyor mu? Hayır.
İnsanlar dünyanın muhtelif yerlerinde gelmesi için çalışıyor efendim. Vazgeçen
namerttir.
Şimdi. Cumhurbaşkanına bağlı bakanlar açıklandı. Adil olması
için alfabetik sıraya göre. İlk başa Adalet Bakanlığı, son sıraya Ulaştırma
Bakanlığı yazıldı. Hatta bu bir protokol ilkesi haline geldi. Tabi C harfiyle
başlayan cumhurbaşkanı bu adil sıralamadan müstesna. Çünkü bu adaletin kurucusu
o ve bu adaleti o dağıtıyor. Bu uygulama ta 2011 yılında başlamıştı aslında
(aşağıdaki resim o zamana ait).
O zaman Başbakan olan RTE şöyle demişti:
"BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, bakanların bugüne kadar önem sırasına göre
belirlenen protokoldeki yerlerini, 'Bütün bakanlarım eşit öneme sahip. Yanlış
algılamaya neden oluyor' diyerek alfabetik düzene soktu. Buna göre bakanların,
Bakanlar Kurulu’ndaki oturma pozisyonlarından, kırmızı plakaların dizilimine
kadar tüm protokol, yeniden düzenlendi." (Hürriyet 23.07.2011)
Bu uygulamadan adalet elde etmek büyük bir buluş diyebilir
miyiz?
Diyebiliriz efendim, diyebiliriz...
Egitim ve sınavlarda gelinen nokta çok acı
YanıtlaSiltus forumlarında “...Bundan 7-8 kadar yıl önceydi. 5-6 defa girdiğim ÜDS lerden 50-60 arası alıp duruyordum. Meşhur bir TUS dersanesinin Meşhur bir sahibi -ki iyi İngilizce bilmesi ile de tanınır- yerime ÜDS ye girebileceğini söyledi. "Sen de sarışın gözlüklüsün ben de, kimse anlamaz bile, ben böyle çok kişiye ÜDS-KPDS kazandırttım" dedi. Tabi teklifini "bütün akademik hayatımı b.k çukurunun üzerine bina edemem" diyerek reddettim. 1-2 sınav daha sürünüp kendim 71'imi aldım. Eğer yakalanırsa "sevgili JOKER abimin" aleyhine tanıklık ederim. Allah islah etsin, bir adamın her işi mi YAMUK olur ya?”
http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=4964&page=62
http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=10037
http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=4309
http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=9306
Ateş olmayan yerden duman çıkar mı
bundan çıkan anlatılan ve ya kanaatimize göre anlatılmayandan hissedilen anlam tusdata hazırlık dersanesinin paralel yapi feto Fethullah Gülen cemaatine genç klinisyenler yapılanması içinde herkesten farklı özel ve çok fazla kontenjan ayırdığı ve iyilik yapmak icin ücretsiz aldığı kişisel verileri yasadışı kaydettiği yani fişleme yaptığı.. tusdata ve veya uz.dr sami selçukbiricik in sponsoru olduğu drtus.com tus forumunda övünme ve güç gösterisi olarak anlatılan ösym den bilgi sızdırmalarını, ilişkilerini, bağlantılarını, görüşmelerini maddi güç ve fethullah gülen fetö paralel yapı veya başka bir cemaat örgüt yapı bağlantısı olmadan nasıl yapılabileceği şayanı hayret bir konu olarak şüpheleri celbetmekte haklıdır tusdata ve veya sahibi uz.dr. sami selçukbiricik iddia edildigi gibi feto paralel fethullah gülen mensubu mudur iskenderpaşa hakyol mensubu mudur bilinmez ve böyle olsa da olmasa da özkaya özel hayatı kendi tercihidir bu kısmına saygı duyulmalı ancak ilişkiler ağı Ağacın Kurdu kitabındaki gibi rahatsız edici giriftlikte.. Bu arada ösym nin sınava başkasının yerine girdiği tespit edilen tus Dersanesi sahibi ifadesiyle bu kişinin kamu oyunun anladığı kişinin büyük ihtimalle uz Dr Sami selçukbiricik olduğu kanaati oluşuyor. Ösym nin ve uzman doktor sami selçukbiricik in de açıklama ve videolarında net bir aksi beyanı yok ..soruşturmaların akamete uğraması bu ortamda bu bağlantılarla ve tusdata dusdata maddi sponsorluğunda yayın yapan Drtus.com tus/dus/eus forum sitesi moderatörlerinin ösym ve yök te tanıdıkları olduğu ve maddi gücü fazla olduğu icin ösym de yök te sağlık bakanlığında muhatap kabul ediliyor itibar görüyor beyanları zaten malumun ilanı beklenen bir durum .
ÖSYM kampanyaları ile bir yandan tusdata bir yandan STV ve zaman gazetesi bir yandan taraf gazetesi ile ÖSYM'nin şifre ve hatalı soru ve sınavlarla gündeme gelirken kpss, ve polis hakim avukat savcı sınavları yolsuzluğunun unutturulduğu gündemin ösym ciddiyetsizliğiyle yaptığı hatalı sorular üzerinden kampanyalarla her sınav döneminde ösym yolsuzluğu gündeminin değiştirilip kpss sınavı ve diğer sınav soru çalmalarının ve zaman aşımı türü örtbaslarin siyasette milletvekilleri ,ÖSYM ve YÖK ' teki kirli bağlantıları ve irtibatlı kişileri ali veli halil bilal isa musa sema esma ayşe fatma fatih burhan nurhan orhan muharrem mükerrem naim saim rabia safiye nazife hafize binnur zinnur rahmi rahim adları her kimse bunlar ayıklanmadığı gerçeğinin örtüldüğü sürece . .
seffaf olmasi gereken kurumların kanser gibi hasta hastalıklı enfekte bir ilişki zinciri değil mi
Her sınavda sorular alındı mı çalındı mi sızdı mi sızdırıldı mi kaygısı yersiz Mi?